Kısacık Ömrüne Upuzun Bir Sevgi Sığdıran Simbacık; Güle Güle…
Mırrr’haba… Tatsız ve üzgünüm…

Esmer Kedi CAFER
Çok acı bir haber ile yıkıldım.
Bu defa minicik bir bebeğin vedasını yazıyorum. Kaderi baştan kara yazılmış, ufacık, masum, pamuk gibi bir bebeğin kısacık yaşam hikâyesi… Bu kısacık hikâyedeki tek teselli; bu masuma, harika bir aile tarafından kucak açılması ve bu masumun, koca yürekli bir ailenin bir bireyi olarak ve sevgi duygusunu tadarak yaşama veda etmesi.

Yaşasa, mutlu olsa, bu sıcacık yuvada bu sıcak kalplerce bir ömür boyu sevilse çok daha güzel olurdu ama gelin görün ki ona yazılan kaderde bu yoktu. Fakat yine de bu ufacık yavru melek giderken, insanlık adına ardında dev gibi mesajlar bıraktı!..
Adı Simba idi.

Ona bu ismi veren, gencecik bir delikanlıydı. İnsan yetiştirilmiş; can sevmeyi, cana saygıyı, canı sahiplenmeyi, canın sorumluluklarını almayı bilen, gencecik bir delikanlı! Yaşını almış nice insanı, baş farkıyla cebinden çıkartacak kocaman bir yüreğe sahip bu delikanlı ve onun tüm ailesi, bu yavrunun ardından gözyaşları içerisinde öylece kalakaldılar.

Simba, barınaktan sahiplenilen, pamuk şıklığında çok cici bir köpek yavrusuydu. Kısa da olsa şansı, Gülben Ergen’in vicdan sahibi, sevgi dolu, insan yetiştirilmiş oğlu Ares ile karşılaşmasıyla dönüvermişti!
Kısırkaya Sahipsiz Hayvan Barınağı’ndan sahiplenilmişti Simba bebek.
O ilk eve geldiğinde Gülben abla sosyal medya üzerinden, bir canı sahiplenmenin sadece eve almak değil, bir yarayı sarmak, bir hayata dokunmak olduğunun altını çizmişti. Minik Simba’ya, kalbinin ve evinin kapılarını, “Titreyerek evimize gelen küçüğümüz, hoş geldin.” diyerek açmıştı.
Barınakta, betonun üzerine doğup ilk ayını o zor şartlarda geçirmişti bu minicik can. Üşümüş o hâli ile evlerinin sadece üç gün - üç gece neşesi olabilmiş bu minik bebeğin hikâyesi, yoğun öksürük ve kusmayla hastaneye yatış sürecine varmasıyla yine değişmişti. Birkaç yıl evvel yine barınaktan sahiplenilen abla Gonca’nın zar zor atlatılan kalp kurdu hikâyesine bu defa da Simba kardeşin gençlik hastalığı eklenmişti.
Gülben ablanın, Türkiye’de bulunmayan, onu tedavi edebilecek “Polyglob Flakon” isimli ilacı tedarik edebilmek için yardım talebinde bulunmasıyla ne kadar iyi insan varsa seferber olup bu ilacı bulmak için uğraş verdi. Ne yazık ki ne süre yetti ne de minik Simba’nın kısacık yazılmış ömrü; kaybettik küçüğü…
Gülben abla ve oğulları Ares, Atlas ve Güney ağabeylerim, kendilerine kattıkları için bu ufacık pamuk cana minnettarlar… Onu barınaktan alan, ona isim veren Ares ağabey perişan, Atlas ve Güney ağabeyler de perişan…
Onu, her gün hastanede öpe koklaya ziyaretine giden Gülben ablamın da yüreği perişan… Simba için seferber olan tüm değerli yürekler ve bu süreçte yardım edebilmek için çaba gösteren her bir kişi ile gece-gündüz ayırmaksızın, tüm nezaketi ile irtibat kuran Gökhan ağabey de…
Gülben abla Simba’nın vefatını, “Çırpındığımız ilaç ve Simba’nın tedavisi için ne çok iyi insan varmış; öğrendim. Ülkemde sekiz katlı koskoca bir hayvan hastanesi varmış; öğrendim. ‘Satın alma; sahiplen!’ derken ne çok şey söylermişiz; öğrendim.” diyerek onu, hiç ama hiç unutmayacaklarının sözünü verip, onun bebek mamaları, battaniyesi ve oyuncaklarıyla kalakaldıklarını sosyal medya hesabından yaptığı duygusal bir paylaşımla duyurdu.
Kısacık ömrüne upuzun bir sevgi sığdıran Simbacık; güle güle…
Şanslıydın ki üç beş gün de olsa cenneti bu dünyada bu sıcak yuvada görebildin.
Şimdi gökyüzü cennetinde, yeşilliklerin arasında, beyaz köpüklü ırmak boylarında ebediyete göç etmiş tüm patican arkadaşlarınla koşup oyna…