Mademki Tanrı’ya inanıyorsun onun yarattıklarına saygı duymayı dene!

Tuğba ÖZAY

Üç gün önce yakın bir kız arkadaşımla güne sabah yedide başladık ve akşama kadar İstanbul’un Bebek ve Kanlıca semtlerinde gezdik… 

Bu arada ben her sabah güne saat yedide başlarım. Neyse, önce yürüyüş sonra kahvaltı derken hadi dedim Kanlıca’ya tarihi Kanlıca yoğurdunu yemeye gidelim…

Gittik afiyetle de yedik. Sonra dedim haydi gel Kanlıca sokaklarını gezelim. Gezdik… Ağaçlar, çiçekler, küçük şirin kafeler, sokaktaki haycanların arkadaşlıkları, evlerin bahçeleri, tarihi köşkler, sokak aralarındaki harika kahvehaneler, muazzam Hidiv Kasrı, sokakta kurulan ve kadınlarımızın satış yaptığı kermes alanı. Kadınlarımıza destek için alışverişimizi de yaptık elbette.

Sıcak, samimi selamlaşmalar…

Bizi öyle mutlu etti ki akşam olduğunda iyi ki de böyle bir gün geçirdik dedik birbirimize. Her şey benim haydi gel yürüyüş yapalım dememle başladı sabahın yedisinde.

Tamamen spontane…

Güldük, ağladık, dertleştik, yeni yerler keşfettik, birbirimize iyi geldik. Ben hep derim, insan insana iyi gelmeli, gelmeyecekse hiç gelmemeli diye. Ayrıca o kadar robotlaştırmışlar ki insanları artık, en yakınımızdaki güzellikleri bile göremeyecek hale gelmişiz.

Unutmayın hayat bir gün o da bugün! Sevdiklerinizi, kendinizi, şehrinizi ihmal etmeyin!

Geçenlerde minik arkadaşlarımla da doğada yürüyüş yapmıştık… 

Ve onlara ufaktan bir doğa bilgisi verdim…

Ben hep diyorum çocuklara doğa sevgisi ve bilinci çok küçük yaştan itibaren verilmeli ve okullarda muhakkak haftanın bir günü doğa ile iç içe zaman geçirmeli çocuklar…

Müfredatta bile olmalı doğa sevgisi ve bilinci…

Bilinçli sevgi aşılanmalı çocuklara…

Ha bu arada çocukları eğitirken bence yetişkinler de doğa ile ilgili kendilerini çokça geliştirmeliler, çünkü maalesef ki günümüz Türkiye’sinde çocuklardan ziyade yetişkinlerde yok bu bilinç!

Doğayı sev, doğayı koru!

Mademki Tanrı’ya inanıyorsun onun yarattıklarına saygı duymayı dene!