Hasan Cihat Örter röportajı!

08 Tem 2019 - 20:49 YAYINLANMA

Müzik Onair Dergi'de Temmuz sayısında yayınlanan yazım ve röportajım...
 

GİTTİ ETERLERİ GELDİ BETERLERİ!
Sayısız ödüle layık görülmüş, Dünyaca ünlü gitar virtüözümüz Hasan Cihat Örter, beni evinde misafir etti ve kendisiyle müzik dolu keyifli bir akşam yemeği yedik.

Daha sonra üstadımızın evinde bulunan stüdyosuna geçtik ve Müzik On Air Dergisi okuyucuları için müzikle ilgili özel bir söyleşi yaptık. Hocamızın daha önce oturduğu Üsküdar Salacak’ta bulunan evinin sokağına adı verilmişti. Ancak daha sonra o sokağın adı yeniden eski adına döndürüldü. Örter’e bu konu hakkındaki düşüncesini sorduğumda ise, “Ancak tabelamızı sökerler!” yanıtını verdi. Şimdi o tabelanın, Örter’in yeni taşındığı evinin kapısında asılı olması ise, Türkiye’de sanatçıya verilen değeri bir kez daha gözler önüne serdi.
İşte söyleşimiz:
Çok yönlü müziğiniz her zaman dikkatimi çekiyor? Hangi hocalardan istifade ettiniz?
Öncelikle Onur Akay’ın benim stüdyoma gelmesi ve beni şereflendirmesi benim için çok önemli. Biz müzik camiasının içinde yıllarca bulunmuş, üretmiş ve sevenlerimiz için en güzelini vermeye gayret etmiş insanlarız, zatınızda öyle. Bu çok yönlü tarafımın içinde hem dünyanın en güzel müziği Türk musikisi, hem de başlangıçta eğitimim olan batı müziği gelir. Daha sonra ise hocam Şemsi Yastıman’dan halk müziği derleri aldım. Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne çok küçük yaşta girdim. Ercüment Batanay’la tanışmak hayatımı değiştirdi. Emin Ongan’dan dersler aldım. Çocuk yaşta başlamış bir eğitim ve disiplin. Onun için ben çocukluğumu yaşayamadım. Top oynamayı çok severdim ama oynayamazdım. Ya piyano, ya keman, ya da nazariyat dersim olurdu.


Hala çalıştığınızı biliyorum. Virtüöz olmak bunu mu gerektiriyor?
Ben kendime virtüöz demiyorum. Müziğin sonsuz bir umman olduğunu bilir müzik otoriteleri. Bir müzisyen her sabah uyandığında, yataktan kalktığında yeniden başlar. Günde en az 7 saat çalışmak lazım ve hala çalışıyorum.
 

“NASİPSİZLER”
Türk müziğini kabul etmeyen batıcılara ne diyorsunuz? Uşşak makamına bozuk diyen batıcılar gördüm.
Amerika’da okurken bende bunları çok yaşadım. Ben onlara tek kelimeyle nasipsizler diyorum. O keyiften ve o zevkten mahrumlar. İnsan sabahtan akşama kadar aynı yemeği yiyemez. Biz, Anadolu topraklarında özellikle İstanbul kültürü ile yetişmiş müzisyenler çok şanslıyız.
Sayısız ödülünüz var. Sizin için en önemli ödül hangisi?
Dünyanın en büyük plak firmalarından olan E.M.I’den aldığım ‘Altın Plak Ödülü’ çok önemli.
Sosyal medyada sanatçı kavramı konusunda isyanlarınızı görüyorum…
İsyanı olmayan sanatçı olamaz. Sanatçı muhaliftir. Bir kişiye gerçek sanatçı diyorlarsa haddimizi bilmemiz lazım. Önce rabbimizi, sonra kendimizi, sonra haddimizi bilememiz lazım.
Ülkemizde gerçek sanatçıya ve sanata değer veriliyor mu?
Bizim ülkemizde sanata ve sanatçıya hiç değer verilmiyor. Kafamızı devekuşu gibi kuma gömemeyiz. Sanatçı denen insan her şeyin farkında olan insandır.
Yaptığınız müziği nasıl tarif ediyorsunuz?
‘Yeni Müzik’ diyorum. Çok seslilik var.
Yıldırım Gürses de bu konuda çalışmalar yapmıştı…
Yıldırım üstadımız bu konuda çok uğraştı ama onun yaptığı daha çok orkestrasyon müzik. Yani Senfonik olacak, kompozisyon ve aranjörlük dersi lazım.
Türk müziği sanatçılarında bu dersler biraz eksik değil mi?
Evet ama bizden sonra gelen nesile çok güveniyorum. Pırıl pırıl gençler geliyor ve bu eğitimleri alacaklardır.
Müzikte yozlaşma var mı?
Müzikte yozlaşma teknoloji ile başladı. 2000’li yıllardan itibaren sosyal medyanın gelişmesi ile kolay ulaşılıp çabuk tüketilmesi yozlaştırdı. Ucuz, küçük müziklerle bir takım suyun başını tutmuş kişiler, para için bazı insanları kullanıyorlar. Müziklerini amatörce yapsınlar ve bizim güzel halkımıza ahkâm kesmesinler. Ben, zamanında birilerini eleştirirken şimdi daha beterleri çıktı. Gitti eterleri geldi beterleri! Yani bu Hasan Cihat’ın derdi olmamalı. Devletimizin, Kültür Bakanlığı’nın derdi olmalı.
Halk gerçek sanatçıyı anlıyor mu?
Bunu net olarak söylemek isterim. Verirseniz halkımız çok güzel alır.
Engel mi oluyorlar?
Zurnanın zırt dediği bir yer vardır Onur’cum. Bunu benden önce Yıldırım Gürses, Timur Selçuk, Attila Özdemiroğlu gibi üstadlarımız hep anlattı, hep mücadelesini verdi. İnsan kendini yetiştirdiğinde halka neler zarar veriyor görüyor. Sanatçı adı altında çıkanlar, o iğrenç para için bunu yapıyorlar ve halk gerçek yorumcularını ve sanatçılarını göremiyor.
Kaç albüm yaptınız?
75 albüm oldu.
Zeki Müren ve Erol Büyükburç gibi efsane isimlere albümlerde ve sahnelerde refakat ettiniz. Unutamadığınız anılar var mı?
İki bin civarında sanatçının albümünde refakat ettim. Zeki Müren adı gibi zeki biriydi. O dönemde internet yoktu ve beni araştırmış ve bana, “Aman efendim sizin gibi bir üstadın bana refakat etmesi ne kadar güzel, onur duydum, mutmain oldum.” demişti. Rahmetli Erol Büyükburç da, “Sen olunca orkestraya gerek yok.” demişti ve muhteşem bir insandı ve onunda Türkiye’de pek anlaşıldığını sanmıyorum.
Günümüzdeki popçuları beğeniyor musunuz?
90’lı yılların popçularını beğeniyorum.
“ANCAK TABELAMIZI SÖKERLER”
Üsküdar Salacak’ta oturduğunuz semtteki sokağa adınız verilmişti ve daha sonra o sokağın önceki adına geri döndürülmesi sizi üzdü mü?
Verilmiş bir şey geri alınır mı? Alınmaz, alamazlar! Ancak tabelamızı sökerler. Ben onun sevdalısı değilim. Önemli olan hak etmektir.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: