OnurAkayMedya/Gazete Cep

Bir Ses, Bir Kanun ve İki İsim, Altı Asır! Nağmelerin Doktorları Sahnede Tarih Yazdı!

Dr. Öğretim Üyesi ve Türk sanat müziği ses sanatçısı Gülşah Sönmez ve Dr. Öğretim Görevlisi ve kanun sanatçısı Kadriye Bozkurt Hepkorucu, “Yüzyılların Mirası: Klâsik Türk Müziğinde Dönemsel Yolculuk” isimli konserde seyirciyi performansları ile büyülediler.

09 Ara 2025 - 22:16 YAYINLANMA

Onur AKAY

“6 Aralık Türk Sanat Müziği Günü”nde, "Klâsik Türk müziği nedir, nereden nereye gelmiştir ve bugün nerededir?" sorusunu soran birçok okurumuz var. Bende onlar için kulaklara ve yüreklere hitap ederek verilen zarif ve duygu yüklü bir yanıt olan bu muhteşem konseri, bir dönemsel yolculuk olarak analiz etmek istedim. 

Dr. Öğretim Üyesi ve Türk sanat müziği ses sanatçısı Gülşah Sönmez ve Dr. Öğretim Görevlisi ve kanun sanatçısı Kadriye Bozkurt Hepkorucu, “Yüzyılların Mirası: Klâsik Türk Müziğinde Dönemsel Yolculuk” isimli konserde seyirciyi performansları ile büyülediler. 3 Aralık 2025 Çarşamba günü Bahçeşehir Muhsin Ertuğrul Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konserde, Türk müziği tarihinin neredeyse tüm önemli dönemlerine dokunan Gülşah Sönmez, konser performansını sadece kendisine refakat eden Kadriye Bozkurt Hepkorucu’nun kanunu eşliğinde tamamladı.

Bu konserin repertuvarı, gerçekten "Yüzyılların Mirası" başlığına son derece uygun, kronolojik ve üslup olarak kapsamlı bir seçki sundu. Sönmez ve Hepkorucu, bu konserde seyirciyi form ve üslup çeşitliliği yolculuğundan makamların duygusal yolculuğuna, şiir ve müzik ilişkisi yolculuğundan toplumsal ve kültürel kodların yolculuğuna çıkardı.

Gülşah Sönmez ve Kadriye Bozkurt Hepkorucu’nun hazırladığı bu repertuvar son derece dengeli, bilinçli ve pedagojik bir seçki olarak dinleyiciyi, zaman tünelinde yormadan, kilit isimler ve eserler üzerinden Türk müziğinin dönemlerinde ustalıkla gezdirdi. Her eser bir sonrakine adeta duygusal bir köprü kurdu. Bu repertuvarın bence en büyük başarısı, bir yandan kronolojik bir harita sunarken, diğer yandan klâsik Türk müziğinin sürekliliğini vurgulamasıydı.

"Nerede Yanlış Yaptım?" Sorusuna Giden 600 Yıllık Yol!

Konser, güftesi Hâfız-i Şîrâzî’ye ve bestesi Abdülkâdir Merâgî’ye ait olan Mahur Kâr “Gül bî-ruh-i yâr hoş nebâşed” isimli eserle açıldı. Osmanlı müzik geleneğinin ve makam sisteminin oluşumundaki en önemli isimlerden biri olan Meragi’nin Mahur'u ile Göksel Baktagir'in Nihavend'i, Itrî'nin Segâh'ı ile Kaynak'ın Segâh'ı ve Cengizhan Sönmez’in Kürdî’li Hicazkâr’ı, aynı geleneğin farklı çağlardaki yansımalarıydı. Zaharya, Dede Efendi, Hacı Ârif Bey, Selahattin Pınar’ın eserlerinin etnik ve kültürel çeşitliliği de bu geleneğin kapsayıcı ve birleştirici doğasını hatırlattı.

Konser, adeta formlar üzerinden bir evrimi gözler önüne serdi. İlk eserlerdeki Kâr ve Ağır Semaî, dini/mistik ve klasik fasıl geleneğinin büyük, süslü, ağırbaşlı formları, akademik hayatına İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi olarak devam eden Gülşah Sönmez tarafından muhteşem bir tavır ve üslupla yorumlandı. Gülşah Sönmez, bu zorlu ve köklü formlara yüklediği yorumla, konserin ruhuna tam anlamıyla can verdi. Sahnedeki varlığı sadece bir icracı değil, aynı zamanda bu kadim geleneğin titiz bir araştırmacısı ve hakiki bir temsilcisi olduğunun da göstergesiydi. Sesinde derin bilgi birikimi ile sanatçı hassasiyeti mükemmel bir denge kurmuştu. Her bir nağmede, her bir kelimede hissedilen o kusursuz entonasyon, nüans zenginliği ve makam ruhuna nüfuz ediş, dinleyiciye ve bana Türk müziğini bu denli özümsemiş, bu derinlikte ve sağlamlıkta kaç yorumcu var?” sorusunu sormaya mecbur bıraktı. Onun icrası, 'tavır ve üslup sahibi' tanımının canlı bir tezahürüydü. Geçmişin büyük üstatlarına atıfla söylersek, gerçek bir Fem-i Muhsin'le, yani güzelleştiren, incelten anlayışla okudu. Bu performans, Gülşah Sönmez’in akademik donanımın en yüksek sanatsal ifadeyle buluşabileceğinin çarpıcı bir örneği ve gelecek kuşaklar için de ilham verici bir ders niteliğindeydi.

Gülşah Sönmez’in performansına, akademik hayatına Manisa Celal Bayar Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Türk Mûsikîsi Ana Bilim Dalı Müzikoloji Bölümü’nde Dr. Öğretim Görevlisi olarak devam eden Kadriye Bozkurt Hepkorucu kanunu ile eşlik etti. Hepkorucu, kanununun perdelerini çok sağlam ve net bir şekilde basarak çıkan o berrak ve tok tınılarla konserin omurgasını oluşturdu. Özellikle taksimlerinde sergilediği yaratıcılık, makam geçkilerindeki cesareti ve en önemlisi, hanendeyle kurduğu o nefes kesen diyalog, onu salt bir eşlikçi olmaktan çıkarıp konserin ikinci bir başrolü haline getirdi. Her mızrap darbesinde çağdaş bir yorumcunun özgün ifadesini duyuran Hepkorucu, süsleme ve ekleme yapmadan eserlerin aranağmelerini tertemiz çaldı ve soliste teslim etti. Bu, sadece teknik bir virtüözlük değil, aynı zamanda derin bir eğitimin ve tavır sahibi bir sanatçının sahne hâkimiyetinin kanıtıydı.

Dede Efendi'den itibaren şarkı formu konsere tamamen hâkim oldu. Bu, müziğin mekândan (saray, tekke) bireye, daha küçük topluluklara ve daha kişisel ifadeye doğru kaydığının göstergesidir. Makam seçimleri de bilinçli bir gidişat izledi. Başlangıçtaki Mahur, Hüseyni, Segâh makamları, daha geleneksel, derin ve bazen mistik bir atmosfer kurdu. Ortalarda Hicaz, Hüzzam, Kürdî’li Hicazkâr'ın yoğunlaşması, konsere hüzün, tutku, dram ve romantik gerilim kattı. Özellikle Hüzzam (Selahattin Pınar) duygunun doruk noktalarından biri oldu. Nihavend ile birlikte ise batı müziği kulaklarına da tanıdık gelen, yumuşak ve hikâye anlatıcı bir tona geçtiler. Burada Gülşah Sönmez ve Kadriye Bozkurt Hepkorucu’nun, hazırladığı bu olağanüstü repertuvarla gelenekten beslenen ama çağdaş dinleyiciye de açılan bir kapı sunduğunu hissettim.

Repertuvarı şiir ve müzik olarak da analiz edersek, ilk üç eserde Farsça ve ağır Osmanlıca ile Hafız-ı Şirazi, Nef'i gibi divan şairleri yer alıyor. 19. yüzyıl şarkılarında dil sadeleşmeye, daha duygu yüklü ve gündelik hayata yakın mecazlar kullanılmaya başlıyor. 20. yüzyılda Faruk Nafiz Çamlıbel gibi hece-aruz geçişi yaşamış şairler ve nihayetinde günümüzde Dr. Hüseyin Balkancı gibi şairlerin günümüz Türkçesi ile yazdığı şiirlere ulaşılıyor. Konser, sadece müzik değil, bir kültürel zihniyetin dönüşümünü de anlattı.

Merâgî, Itrî, Dede Efendi gibi kolektif ve yüksek kültürden, Hacı Ârif Bey'le başlayan, Şevki Bey, Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar ile devam eden, aşk, hicran, terk edilmişlik, yalnızlık gibi bireyin iç dünyasına odaklanan temalarla bireysel ve popüler kültüre geçiyor. Son eserdeki "Nerde yanlış yaptım aşkım ben sana" sorusu, klasik "kaderci" hicran anlatımından, modern bir öz-sorgulama ve iletişim problemi anlatımına geçişi simgeleyerek, günümüzün bireyci sorgulamasını gösteriyor. Gülşah Sönmez ve Kadriye Bozkurt Hepkorucu’nun “Yüzyılların Mirası: Klâsik Türk Müziğinde Dönemsel Yolculuk” olarak hazırladığı bu konserden dinleyici, hem derin bir tarih bilgisi hem de insanın evrensel duygularındaki süreklilik hissiyle salondan ayrılıyor.

Dr. Gülşah Sönmez Kimdir?

1985 İstanbul doğumlu Gülşah Sönmez, sanat hayatına erken yaşta attığı sağlam adımlarla, klasik Türk müziğinin hem titiz bir icracısı hem de değerli bir eğitimcisi olarak öne çıkan isimlerdendir. İstanbul Vefa Lisesi’ndeki eğitiminin ardından, Marmara Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü’nü bitirirken, aynı zamanda Bakırköy Musiki Konservatuvarı Vakfı’ndaki yarı zamanlı Türk Müziği eğitimiyle sanat yolculuğunu beslemeye başladı. Bu çift kanallı formasyon, onun analitik düşünce ile sanatsal duyarlılığı bir arada barındıran benzersiz duruşunun ilk işaretlerini veriyordu.

İcra sanatındaki yeteneği, 2006 yılında KASDAV Ses Yarışması’nda birincilik ve Safiye Ayla-Zeki Müren Ses Yarışması’nda üçüncülük ödülleriyle taçlandı. Aynı yıllarda, Prof. Dr. Nevzat Atlığ yönetimindeki “Fasıl” albümünde hanende olarak yer alarak, üstatlarla çalışma geleneğini başlattı. Bu geleneğin halkası, kariyeri boyunca Prof. Dr. Ayşegül Kostak Toksoy, Cengizhan Sönmez, Münip Utandı, Doğan Dikmen, Çiğdem Yarkın, Prof. Dr. Sinem Özdemir gibi değerli isimlerle genişleyecek ve derinleşecekti.

Akademik müzik eğitimine 2007’de İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü’nü kazanarak resmen başladı ve 2012’de fakülte birincisi olarak mezun oldu. Lisansüstü çalışmalarını ise Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde sürdürdü. Yüksek lisansında, Prof. Dr. Alâeddin Yavaşça ile seste ileri icra dersleri alırken, “20. Yüzyıl Türk Müziği Eserlerinde İstanbul Teması” üzerine araştırmalar yaptı.

Sanatta yeterlilik (doktora) programında ise, icra teorisini derinlemesine inceledi; Prof. Mutlu Torun’dan aruz-usul ilişkisi, Doç. Dr. Güldeniz Ekmen’den Türk müziğinde estetik dersleri aldı ve tezini “Klasik Türk Müziği İcralarında Yorum Özellikleri ve Safiye Ayla İcraları” üzerine tamamlayarak 2023 yılında bu programdan da mezun oldu. Bu süreç, onu sadece bir icracı değil, aynı zamanda icranın bilimsel ve estetik temelleri üzerine kafa yoran bir müzikolog haline getirdi. Sanatını sahne ve stüdyo ile buluşturan Sönmez, çeşitli topluluk ve sanatçıların albümlerine katkıda bulundu; Ses ve Nefes Topluluğu ile “Kutlu Peygamberim” (ilahiler) albümünü hazırladı.

2018’de çıkardığı ilk solo albümü “Ömür Borcu”, sanat çevrelerinden büyük takdir gördü ve “Hayatına Bir İyilik Kat Platformu” tarafından Yılın Albümü seçildi; 2023’te ise Onur Akay Medya’nın Dijital Altın Ödülleri’nde 6 Aralık Türk Sanat Müziği Günü Özel Ödülü/Altın Plak ile taçlandırıldı. Geleneksel müziğin sınırlarını keşfetmekten vazgeçmeyen sanatçı, NK Ensemble ile çağdaş müzik projelerinde solist olarak yer almakta ve müziğin evrensel diline yorumuyla katkı sunmaya devam etmektedir.

Eğitimciliğe olan tutkusu, henüz öğrencilik yıllarında Bahçeşehir Gelişim Akademisi’nde başladı. Ardından Bakırköy Musiki Konservatuvarı Vakfı ve Büyükçekmece Belediyesi Musiki Derneği’nde solfej-nazariyat dersleri vererek nesillere kaynak aktardı. 2012’de İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda başladığı öğretim görevliliği serüveni, 2017-2020 yılları arasında Ses Eğitimi Bölümü Başkan Yardımcılığı göreviyle devam etti ve nihayet 2024 yılında Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna atanarak taçlandı. Halen bu kurumda akademik çalışmalarını ve sanat eğitimciliğini sürdürmektedir.

Ayrıca, Büyükçekmece Belediyesi 1. Altın Köprü ve Başakşehir Belediyesi 1. & 2. Altınbaşak Türk Sanat Müziği Beste Yarışmaları’nın proje koordinatörlüğünü üstlenerek, beste sanatının gelişimine de kurumsal düzeyde katkı sağlamıştır. TRT kanallarında program sunuculuğu ve solistlik yapan, sayısız konserde konuk sanatçı olarak dinleyicisiyle buluşan Gülşah Sönmez, evli ve bir çocuk annesi olarak hayatı dengeleyen, köklerinden beslenen ama çağın olanaklarıyla evrenselleşen nadide bir ses ve değerli bir bilim insanı olarak yoluna devam etmektedir.

Dr. Kadriye Bozkurt Hepkorucu Kimdir?

1980 Samsun doğumlu Kadriye Bozkurt Hepkorucu, kanun icrası ve Türk müziği araştırmaları alanında kökleri sağlam, ufku geniş bir isim olarak öne çıkmaktadır. Müzik yolculuğuna, Samsun Devlet Klâsik Türk Müziği Korosu sanatçısı Cengiz Cermen’den aldığı ud dersleriyle başladı. Bu ilk adımın ardından, 1997 yılında İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler Bölümü’ne girerek eğitimine resmî bir boyut kazandırdı ve enstrümanını kanun olarak belirledi.

Konservatuvarda geçirdiği yıllar, Selahattin İçli, Erol Sayan, Nevzat Atlığ, Nurten Erpek, Sadun Aksüt, Çetin Körükçü ve Adnan Günaydın gibi birçok üstat isimden ders alma imkânı bularak, sanatının teorik ve pratik temelini sağlam bir şekilde inşa ettiği bir dönem oldu. Hepkorucu, öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli korolarda (Türk-Amerikan Üniversiteliler Derneği Korosu, Kocamustafapaşa Toplum Merkezi Korosu) hem sesiyle hem de kanunuyla yer alarak sahne tecrübesini biriktirdi. Kariyeri boyunca, Ayışığı, Âvâze, Oyalı Yazma, Hisar Ensemble, Hanımeli, Hümâyûn gibi Türk müziğinin seçkin kadın toplulukları ve topluluklarına kanunu ile sayısız konserde eşlik etti, onlarla adeta nefes aldı.

Sahne sanatlarıyla kurduğu derin bağ, onu tiyatro oyunlarına taşıdı. Devlet Tiyatroları’nın “Osmanlı Dram Kumpanyası”, “Şemsi Paşa Konağı” ve “Yedi Kocalı Hürmüz” gibi önemli yapımlarında kanun icracısı olarak sahne aldı, müziğin dramatik anlatımdaki gücünü deneyimleme fırsatı buldu. Kanunu, onun için yurt sınırlarını aşan bir temsil aracına dönüştü. Rusya, Almanya, Ekvador, Fas, Cibuti, Güney Kore, Letonya, Belçika gibi ülkelerde, Yunus Emre Enstitüsü organizasyonlarında ve büyükelçilik konserlerinde Türkiye’yi başarıyla temsil etti.

TRT ekranlarında ise “Nihavend”, “İstanbul’un Müziği” ve “Sadesaz” gibi programlarda kanunuyla ve bilgisiyle izleyici karşısına çıktı. Sahnedeki üretkenliğini akademik alanda da sürdüren Hepkorucu, 2008’de İstanbul Üniversitesi’nde Müzik Öğretmenliği yüksek lisansını tamamladı. Ancak asıl akademik derinleşmesi, Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki çalışmalarıyla gerçekleşti. 2019’da, Prof. Nesibe Özgül Turgay danışmanlığında ve tiyatro sanatçısı Cemal Ünlü’nün katkılarıyla hazırladığı “Brecht’in Epik Tiyatrosu Bağlamında Karagöz Oyununda Müziğin İşlevi” başlıklı teziyle yüksek lisans derecesini aldı. Bu çalışma, onun müzikoloji ve sahne sanatları kesişimindeki ilgisinin somut bir ürünüydü.

Bu ilgiyi daha da derinleştirerek 2025 yılında, Doç. Aslıhan Eruzun Özel danışmanlığında kaleme aldığı “Kanunî Ahmet Yatman’ın Müzikal Kimliğini Etkileyen Biyografik Unsurlar Üzerine Bir İnceleme” başlıklı teziyle doktora unvanını almaya hak kazandı. Bu tez, bir icracının akademik mercekten portresini çizmekte ve Hepkorucu’nun müzik tarihi ve biyografi alanındaki uzmanlığını ortaya koymaktadır.

“Epik Tiyatroda Müzik”, “Kanunî Ahmet Yatman’ın Müzikal Kimliği” gibi başlıklarla sunduğu bildiri ve makaleleri, bu akademik üretimin parçalarıdır. Akademik yaşamına İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda Araştırma Görevlisi olarak başlayan Hepkorucu, burada 2020-2023 yılları arasında yüzyıllara ve türlere göre (15-17. yy, Lale Devri, III. Selim Dönemi, Köçekçe, Fasıl, Mevlevi Ayini gibi) kapsamlı repertuvar derslerine repetitör olarak katkı sundu.

Halen, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Türk Mûsikîsi Ana Bilim Dalı Müzikoloji Bölümü’nde Dr. Öğretim Görevlisi olarak görev yapmakta, kanun icrasının inceliklerini ve Türk musikisi solfej-nazariyatının temellerini yeni nesillere aktarmaktadır. Kadriye Bozkurt Hepkorucu, sahnedeki zarif ve güçlü icrasıyla geleneği taşıyan, akademik çalışmalarıyla ise bu geleneği belgeleyen, analiz eden ve geleceğe taşıyacak bilgiyi üreten çift kanatlı bir sanatçı-eğitimci olarak yoluna devam etmektedir.

İşte, “Yüzyılların Mirası: Klâsik Türk Müziği'nde Dönemsel Yolculuk Konseri” Repertuvarı 

Mahur Kar: Gül bî-ruh-i yâr hoş nebâşed

Güfte: Hâfız-i Şîrâzî Beste: Abdülkâdir Merâgî

Hüseyni Nakış Ağır Semai: Tâl’atın devr-i kamerde mihr-i âlem tâb eder

Güfte: Nâfiz Efendi Beste: Zaharya

Segâh Yürük Semai: Tûti-i mûcize-gûyem ne desem lâf değil

Güfte: Nef’i Beste: Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi

Hicaz Şarkı: Mah yüzüne âşıkânım

Güfte: Lâedrî Beste: Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi

Kürdîli-Hicâzkar Şarkı: Gurub etti güneş dünya karardı

Güfte: Hikmet Bey (Niğde’li) Beste: Hacı Ârif Bey

Hicaz Şarkı: Dil yâresini andıracak yâre bulunmaz

Güfte: Mehmed Hafîd Bey Beste: Şevki Bey

Şehnaz Şarkı: Beni ateşlere salan o kapkara gözler

Güfte: Necati Tokyay Beste: Zeki Arif Ataergin

Segâh Şarkı: Dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine

Güfte: Vecdi Bingöl Beste: Sadettin Kaynak

Hüzzam Şarkı: Aşkınla sürünsem yine aşkınla delirsem

Güfte: Mustafa Nafiz Irmak Beste: Selâhattin Pınar

Hicaz Şarkı: Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok

Güfte: Farûk Nâfiz Çamlıbel Beste: Alâeddin Yavaşça

Nihavend Şarkı: Aşkım canânım sevgili sultanım (Aşk Masalı)

Güfte: Dr. Hüseyin Balkancı, Beste: Göksel Baktagir

Kürdîli-Hicâzkar Şarkı: Nerde yanlış yaptım aşkım ben sana

Güfte: Dr. Hüseyin Balkancı Beste: Cengizhan Sönmez

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: