At gözlüğü

Herkesin kendince bir bakışı ve bu bakış neticesinde belirttiği fikirleri vardır.

Bu da insanı insan yapan özelliklerden biridir.

Kişiye verilen akıl onun düşünmesini sağlar.

Kişinin beyan etmiş olduğu fikir kendince doğru olduğuna inandığı fikir olarak ortaya çıkar.

Ama böyle olmayabilir de…

Kişinin bir konuda beyan etmiş olduğu düşüncesini, bir başkası zıt bir görüşle farklı bir bakış açısı oluşturabilir.

Aynı şeye bakan iki kişinin farklı fikirler belirtmesi bundandır. 

Elbette, bu olağan bir şeydir.

Çünkü farklı bakışlar farklı fikirler ortaya koyar.

“Bir kişi baktığınız şeye bakıyor; ama sizden farklı şeyler konuşuyorsa, sizin bakıp da göremediğiniz şeyler görüyor” demektir.

Sizden farklı şeyler söyleyen kişiye tepki vermek yerine, bunu anlayışla karşılamalı ve bunun o şahsa verilmiş bir lütuf olduğunu bilmelisiniz.

Herkesin aynı yerden gelmiş olması aynı ebat ve özelliklerde olmasını gerektirmediği gibi, aynı yere bakıyor olmaları da aynı fikirde olmasını gerektirmez.

Bu yüzden kişi farklı düşüncelere açık olmalı, bu kişileri anlamak için dinlemeli ve söylediklerine saygı göstermelidir.

Peki, bugün ki toplumumuz böyle mi?

Maalesef!

Avam tabakasını bırakın da, okumuş, kendilerine bilgili ve kültürlü diyen elit tabaka dahi karşı görüşlere kapalı olduğu gerçeğini görebilirsiniz.

Kişinin konumu ne olursa olsun, doğru bildiğini insanlara söylerken; karşı görüşlü insanların düşüncelerini umursamayıp, sert bir şekilde eleştirip, ötekileştirerek hedef tahtasına koyabiliyor.

Böylelikle toplumumuz daha fazla kutuplaşmaya giderken, insanlarımızın birbirlerine olan tahammülü her geçen gün azalıyor.

Oysa “Beş parmak bir değil” deyimi de bu konuda kişiyi uyarmıyor mu?

Çoğu insan bunu bilse de kabullenme konusunda sıkıntı yaşıyor.

“Herkes aynı fikirdeyse hiç kimse yeterince düşünmüyor.” der Hazreti Mevlana.

Bu yüzden farklı bakışlar olduğu müddetçe farklı fikirlerde olacaktır. Kişi farklı fikirlere açık olduğu müddetçe at gözlüklerinden kurtulup doğruya ulaşabilir.

Sevgilerimle...