Kır çocukları!
Hala uyumadım! Dışarısı serin ve ışıklı, güzel görünen bir gece, bizim olan gecelerden biri, deniz de, gökyüzü de, hava da hepsi şahane hediyeydi ama beklemediğimiz o kadar çok şey oluyor ki…
Çoğunlukla insanlar, hayattan zevk alırlar, neşelidirler, gülerler, çevreye mutluluk verirler. Şimdi ise bir çok güzel fotoğraf yırtılıyor, aileler bölünüyor. Sıcak toplantıların, özlemlerin, kavuşma dileklerinin yerini acı ve endişe alıyor. Birdenbire, aniden, kibar insanlar, iyi insanlar, kaba insanlar, kötü kalpli denilenler, farklı kültür de olan insanlar, çocuklar ölüyorlar.
Çocuklar…
Çocuklarımıza nasıl anlatıyoruz endişemizi belli etmeden, ama bir şeyler olduğunu da hissettirerek, ürkütmeden nasıl davranıyoruz?
Onların mutluluğa, oyuna, parklara hakkı var. Korku ve ihaneti, kirliliği, korkunç hali, canavarlığı yanı başında hissetmek hangi sevgi dolu çocuğu ürkütmez?
Bu elbette iyi olmayacak. Peki, anneler sizler sakin misiniz, korku hissediyor musunuz?
Anneler kendilerinden çok yavruları için endişe duyarlar, onları korumaya çalışırlar ve bugün anne ve babalar çocuklarını kendilerinden korumaya çalışıyorlar, ne zor…
Onlara dokunmamaya, kucaklaşmamaya çalışıyorlar. Büyük bir özveri uyguluyoruz kendimizi ve çevremizde ki hayatları korumak için. Ve bu kötülük bana ait değil, tanıdıklarım da yapmaz böyle bir kıyımı, yani bu bize ait değil, peki kim hangi hakla…