Engin Çağlar'ın Onur Akay'a verdiği özel röportaj! “Fatma Girik ile 36 kere Öpüştük, Türkan Şoray’la sürtüşmemiz oldu”
Özel Röportaj - Yeşilçam'ın efsane jönü Engin Çağlar, 2019'da Onur Akay'a verdiği özel röportajda sinema anılarını anlatmıştı. Çağlar, Fatma Girik'le çekim sırasında 36 kez öpüştüklerini, Türkan Şoray'la ise yaşadığı anlaşmazlık sonrası bir daha birlikte film çekmediklerini açıklamıştı.
Dün gece geçirdiği motosiklet kazası ile hayatını kaybeden Yeşilçam'ın efsane jönü Engin Çağlar, 2019'da Onur Akay'a verdiği özel röportajda sinema anılarını anlatmıştı. Çağlar, Fatma Girik'le çekim sırasında 36 kez öpüştüklerini, Türkan Şoray'la ise yaşadığı anlaşmazlık sonrası bir daha birlikte film çekmediklerini açıklamıştı.
Yeşilçam'ın unutulmaz ismi Engin Çağlar, 2019 yılında Onur Akay'a verdiği röportajda Türk sinemasının perde arkasını ve kendi deneyimlerini samimi bir dille paylaşmıştı. Film-San Vakfı'nda gerçekleşen buluşmada, Çağlar'ın sinema dünyasına ilişkin anlattıkları dikkat çekiciydi.
Ses Mecmuası'nın 1968'de düzenlediği yarışmayla sinemaya adım attığını belirten usta oyuncu, oyunculuğu sinema salonlarında seyrettikleri filmlerle öğrendiklerini vurgulamıştı. Çağlar'ın Fatma Girik'le yaşadığı ilginç bir anısını, "Öpüşme yapamadığımızdan değil. O sahne bir gün sürdü. Otuz altı kere öpüştük, bir keresi beğenildi değil. Yani otuz altı sahne çektik" sözleriyle aktardığı röportajda, Türkan Şoray'la yaşadığı sorunları da dile getirmişti. "Günah Bende mi" filminin setinde Türkan Şoray'la sürtüşme yaşadıklarını ifade eden Çağlar, "Öyle bir kalbini kırdık Türkan'ın. Daha sonra gelen film teklifinde Türkan benle oynamak istemedi. O istemeyince ben de bir daha Türkan'la oynamak istemedim" açıklamasında bulunmuştu.
Röportajda, “Sinema oyuncuları ölmez ve her dönemde o oyuncuların sinemada farklı olan çeşitli yaşlardaki hallerini, çeşitli rollerdeki hallerini, çeşitli kıyafetlerdeki hallerini görüyorsunuz. İşte bunlar oyuncuları çok sevdiriyor.” ifadelerini kullanmıştı.
İşte Onur Akay'ın Engin Çağlar ile ilgili yazısı ve özel röportajı:
Yeşilçam’ın efsane jönlerinden Engin Çağlar ile yaptığımız fasılları, röportajları ve anılarımızı hiçbir zaman unutmayacağım. Nur içinde yatsın inşallah.
Engin Çağlar, kendisi ile yaptığım özel röportajda bana, “Sinema oyuncuları ölmez ve her dönemde o oyuncuların sinemada farklı olan çeşitli yaşlardaki hallerini, çeşitli rollerdeki hallerini, çeşitli kıyafetlerdeki hallerini görüyorsunuz. İşte bunlar oyuncuları çok sevdiriyor.” ifadelerini kullanmıştı.
Hiçbir zaman ölmeyecek!
2019 yılında Engin Çağlar’ı Yeşilçam Sokak’ta bulunan ve başkanlığını yaptığı Film-San Vakfı’nda ziyaret ettim.
Türkan Şoray’dan Filiz Akın’a ve Hülya Koçyiğit’ten Fatma Girik’e kadar, Türk sinemasının en önemli kadın oyuncuları ile başrol oynayan Engin Çağlar’la, önce özel bir röportaj yaptım. Engin ağabey bana, “Fatma Girik’le otuz altı kere öpüştük, Türkan Şoray’la sürtüşmemiz oldu” deyince, röportaj magazin basınında gündem olmuştu. Daha sonra birlikte Yeşilçam Sokak’tan çıkıp, Beyoğlu’ndaki Çiçek Pasajı’na yemek yemeye ve fasıl yapmaya gittik.
O gün yemekte, “Enginde Yavaş Yavaş” isimli eseri okuyarak, Engin Çağlar’a armağan ettim ve Çağlar da zaman zaman okuduğum şarkılara eşlik etti ve zaman zaman da bana Yeşilçam anılarını anlattı. Ayrıca kendisine OnurAkayMedya ailesi olarak Yaşam Boyu Onur Ödülü takdim ettik.
İşte 22 Nisan, 2019 tarihinde Aydınlık Gazetesi’nde ve “Görmeden Sevmek” isimli kitabımda yayımlanan özel söyleşimiz:
“Fatma Girik’le Otuz Altı Kere Öpüştük, Türkan Şoray’la Sürtüşmemiz Oldu”
Onur Akay: Yeşilçam nasıl doğdu?
Engin Çağlar: 1950’lerin ortasından başlayıp, 1990’a kadar gelen bir sinema tarihi var. Daha eski dönemde Şehir Tiyatroları’ndaki tiyatro oyuncularını sahneden seçip, beğenip filmlerde oynatıyorlardı. Bu Muhsin Ertuğrul döneminin sinemasıdır. 1948 senesinde çıkan kanunla Türk sinemasında bir atılım oluyor. O zamana kadar, satılan sinema biletlerinden alınan yüzde yetmiş vergiyi yüzde yirmi beşe indiriyorlar. Bunun üzerine sinema ile yakından alakalı olan ve olmayan herkes sinema filmi yapmak peşine düşüyor ve Yeşilçam Sokağı’ndaki binaların bütün katlarına taşınarak, birbirleri ile dirsek temasında olup, Türk sineması için film üretiyorlar. İşte burası Türk sinemasının doğduğu yer. İsmi de zaten Yeşilçam Sokağı ve Yeşilçam lafı da buradan çıkıyor.
Onur Akay: Siz Yeşilçam’a nasıl girdiniz?
Engin Çağlar: Artist Mecmuası’nın yarışması var, Perde Mecmuası’nın yarışması var ve 1962 senesinde ise Ses Mecmuası yayınlanmaya başlıyor. Her sene yarışmalar düzenliyor. O yarışmalara katılan güzel genç kızlar ve yakışıklı delikanlılar, Türk sineması için oyuncu potansiyeli oluyorlar ve onların filmleri ön plana çıkıyor. Ben de 1968 yılındaki düzenlenen yarışma ile Yeşilçam’a girdim.
Onur Akay: Yarışmalarla gelenler oyunculuğu nasıl öğreniyordu?
Engin Çağlar: Usta yönetmenlerin verdiği ders gibi çekimlerle öğrendik. Ayrıca Amerikan sinemasının önemli oyuncularının filmlerini seyrediyorsun. Nasıl oynuyor? Nasıl yürüyor? Nasıl bakıyor? Ne hareket yapıyor? Sinema salonunda oyuncuları seyredince aldığı reaksiyonu takip ediyorsun. Sinema salonları bizim okulumuz oldu.
Onur Akay: Günümüzde üniversitelerin sinema bölümleri var. Sizce yeterli eğitim veriliyor mu?
Engin Çağlar: Üniversitelerde öğrenilen sinema ile bizim öğreniş tarzımız çok farklı. Beni davet ediyorlar ve üniversitelerde de konuşuyorum. Hoca çıkıp kürsüden ne kadar anlatsa olmuyor. Uygulama olması lazım. Bu usta çıkarak ilişkisi ile oluyor.
Onur Akay: Telif hakları sorunu neden çözülemiyor?
Engin Çağlar: 1995’teki Meclis’te görüşüldü ama maalesef bizim lehimize bir karar çıkmadı. Bir milletvekili oylama öncesi, biz 1995 öncesini kâle almayalım çünkü biz yoktuk, sonrası için kanun çıkaralım dedi. Zaten Türk sinemasının 1952’de Ayhan Işık’ın “Kanun Namına” filmi ile başlayan bir yükselişi var ve hepimiz 1989’a kadar gelen dönem içinde varız ve o dönemdeki oyuncular televizyonda oynayan filmlerden telif hakkı alamadıkları için mağdur.
Onur Akay: Sizin için sinemanın büyüsü nedir?
Engin Çağlar: Hiçbir zaman gidemeyeceğin yerlerde, hiçbir zaman beraber olamayacağın insanlarla, hiçbir zaman yaşayamayacağın maceranın içinde buluyorsun kendini. İşte sinemanın büyüsü bu...
Onur Akay: “Türkiye’de en çok sevilen insan Türk sineması oyuncularıdır” diyorsunuz...
Engin Çağlar: Sinema oyuncuları ölmez ve her dönemde o oyuncuların sinemada farklı olan çeşitli yaşlardaki hallerini, çeşitli rollerdeki hallerini, çeşitli kıyafetlerdeki hallerini görüyorsunuz. İşte bunlar oyuncuları çok sevdiriyor.
Onur Akay: Hep başrol oynadınız...
Engin Çağlar: Mecmuaya, “Ben Türk sinemasına filmde oynamak için gelmedim, ben başrol oynamak için geldim.” dedim ve sonra bu lafın çok faydasını gördüm. Beni hep başrol için çağırdılar. Bir sene içinde Türk sinemasının en önde gelen kadın oyuncuları ile film çektim.
“Fatma Girik’le Otuz Altı Kere Öpüştük”
Onur Akay: İlk filminiz Öksüz’de Fatma Girik’i otuz altı kere öptüğünüz söyleniyor...
Engin Çağlar: Öpüşme yapamadığımızdan değil. O sahne bir gün sürdü. Otuz altı kere öpüştük, bir keresi beğenildi değil. Yani otuz altı sahne çektik.
“Türkan Şoray’la Sürtüşmemiz Oldu”
Onur Akay: Türkan Şoray’la sette bir tartışma yaşadığınız doğru mu?
Engin Çağlar: Türkan Şoray’la, “Kadın Değil Baş Belası” ve “Günah Bende mi” isimli filmlerde oynadık. “Günah Bende mi” filminde Türkan Şoray’la sürtüşmemiz oldu. Öyle bir kalbini kırdık Türkan’ın. Daha sonra Türkan Şoray’la karşılıklı bir film teklifi daha geldi. Türkan’la muhabbetimiz bitmişti ama filmde öyle olmuyor. Sevgili oynuyorsunuz. Yan yana, can cana, ele ele, göz göze... Onu da çektik ama ondan sonraki projelerde Türkan benle oynamak istemedi. O istemeyince bende bir daha Türkan’la oynamak istemedim.