Sanat ve Bürokrasi Arasında Sıkışmak: Tan Sağtürk'ün İkilemi

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü oyuncu ve balet Tan Sağtürk kendi kurduğu Tan Sağtürk Akademi’de binlerce öğrenciye sanat eğitimi verdi. Akademi, Türkiye'nin en iyi 10 dans okulu arasında birinci sırada gösteriliyordu. Ancak Tan Sağtürk, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olunca hisselerini annesi Yıldız Sağtürk’e devretmişti. Maliyetlerin çok artması nedeni ile Tan Sağtürk 12 okulunu kapatmak zorunda kaldı.

Onur Akay

21 Ağu 2025 - 10:55 YAYINLANMA

Onur AKAY

Sanat, tutkuyla beslenir; bürokrasi ise kurallarla. Bu iki dünya aynı çatı altında buluştuğunda bazen yaratıcılık ve idare arasında gerilimler doğar. Tan Sağtürk’ün hikâyesi tam da bu ikilemin somut bir örneği. Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli sanatçılardan biri olan Sağtürk, hem Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü hem de özel sektörde başarılı bir eğitimci kimliğiyle dikkat çekiyordu.

Ancak son zamanlarda yaşanan gelişmeler, sanatın ve sanatçının içinde bulunduğu zorlu koşulları bir kez daha gözler önüne serdi. Tan Sağtürk, kurduğu akademi ile binlerce gence sanat sevgisi aşılamış, Türkiye’nin en iyi dans okulları arasında gösterilen bir marka yaratmıştı. Ne var ki, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olmasıyla birlikte, özel sektördeki varlığını annesi Yıldız Sağtürk’e devretmek zorunda kaldı.

Bu, etik ve yasal gereklilikler açısından anlaşılır bir hamleydi. Ancak ardından gelen ekonomik dalgalanmalar ve maliyet artışları, akademiyi ayakta tutmayı neredeyse imkânsız hale getirdi. Sonuç: 12 okulun kapanışı. Bu durum sadece bir işletmenin kapanmasından ibaret değil. Asıl kaybımız, sanata erişim imkânının daralması, genç yeteneklerin önünün kesilmesi ve kültürümüzün bir parçasının daha zayıflamasıdır.

Tan Sağtürk’ün yaşadığı bu süreç, sanatçıların kamuda ve özel sektörde var olma mücadelesinin de bir yansıması. Sanatçı, devlet kademesinde görev alırken özel girişimlerini sürdürmekte zorlanıyor. Üstelik ekonomik krizler, sanat kurumlarını da vuruyor. Peki çözüm ne? Devlet desteği olmadan sanatın ayakta kalması güç.

Ancak devlet, sadece kurumları yönetmekle kalmamalı, aynı zamanda özel sanat girişimlerini de teşvik etmeli, onlara soluk alacak alanlar yaratmalı. Tan Sağtürk gibi değerli sanatçılarımız, bürokratik engeller ve ekonomik zorluklar nedeniyle yıpratılmamalı.

Umuyoruz ki bu kapanışlar, sanat politikalarımızı yeniden düşünmemiz için bir uyarı olur. Sanat, sadece seyirlik değil; toplumun ruhunu besleyen bir ihtiyaçtır. Onu yaşatmak hepimizin sorumluluğu.