Yonca Lodi röportajı!

21 Oca 2019 - 17:25 YAYINLANMA

Yılan hikâyesi bir röportaj…

Yonca Lodi ile bizim röportaj işimiz yılan hikâyesine döndü desem yeridir. Sonunda buluştuk ve makyajı yapılırken bir röportaj yaptık. Deşifre ederken fark ettim ne güzel şeyler konuşmuş, ne güzel konulara değinmiş ve ne çok kahkaha atmışız. Bu kadar çok kahkaha atmamızı Yonca Hanım'la burçdaş olmamıza bağlıyorum. Başaklar birbirinin dilinden anlıyor.

Yonca Hanım sorularımı çok beğendi…

Okuyun bakalım, siz de beğenecek misiniz?

Neden genç bir gazetecinin röportajını kabul ettiniz?

Bizden sonraki nesille birlikte olmak keyifli… İşimizde de çağı yakalamak için gençlerin fikirlerinden faydalanmak gerektiğini düşünüyorum. Benim hayat ideolojime göre herkesin eşit olduğuna inanıyorum. Böyle bir talep varsa neden kabul etmeyeyim? Seve seve...

Zeki Müren, Müslüm Gürses, Kayahan, Barış Manço konserlerinde siz hep varsınız. Vefalı mısınızdır?

Sadece vefa değil işin içinde saygı da var. Çünkü bize yol açmış olanlara saygı duymazsak bizden sonra gelenlerin de bize saygı duymasını beklemek komik olur. Saygı görmek için saygı duymayı bilmek lazım. O yüzden benim için çok önemli saydığın isimler. Çünkü kendi adıma, onlardan çok fazla şey öğrendiğimi düşünüyorum.

“PLAYBACK SÖYLERSEM İŞİMDEN SIKILIRIM”

Siz playback yapmaktan nefret ediyorsunuz ama hiç canlı söylemeyen meslektaşlarınız da var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Herkesin kendi doğrusu… Ben öncelikle bir yorumcuyum. Bir şarkıyı her söylediğimde farklı şeyler hissediyorum. Zaten ezbere söylersem bu işten sıkılırım. Playback benim için ezbere düşmek demek. Öyle bir iş yapıyoruz ki bu işi bile rutin hale getirirsek elimizde ne kalır? Canlı söylemek, rutini bozan bir şey, tıpkı büyük konserler gibi. Önemli olan rutini bozmayı becerebilmek…

Aysel Hanım’dan neler öğrendiniz?

Bu sorunun cevabı yok. Tek cümleyle özetlenecek bir şey asla değil. Anlatılmaz yaşanır derler ya o cinsten. Onun kadar becerikli olsam da keşke hissettiklerimi kâğıda dökebilsem. Aysel, benim için çok eksik bir ses. Gidince hayatımdan bir şeylerin eksildiğini hissettim. Telefon konuşmalarımız bile ayrı bir keyif ayrı bir ilginçti. Bambaşka bir kadındı. Hem hocaydı hem çocuktu hem ablaydı farklı bir karakterdi. Şahsına münhasırdı. Şu kişi de ona benziyor diyebileceğin biri değil. Özel birisi ki aynı zamanda bence çok büyük bir ozan… Sadece bir söz yazarı değil.

“HAYATIMDA HİÇ ARSIZ OLMADIM”

Yonca Lodi markasının neden magazinsel bir değeri yok?

Magazinle benim hiçbir sorunum yok, birlikte çekim yaptığımız zaman gayet eğleniyoruz. Ama şimdi fındık kabuğunu doldurmayacak meselelerle ekranda olmak bana çok manasız geliyor. Şu anda benim en çok gündemimde olan şey işimle ilgili ne yapabilirim, nasıl geliştirebilirim bunlarla ilgileniyorum. Dünyada kıyamet koparken abuk sabuk gündemler bana komik geliyor. Ayıp da geliyor aynı zamanda. Benim şahsi bir meselemin insanlar sınır korurken Suriye’de savaşırken abuk sabuk olaylarla gündemi meşgul etmesi bana arsızca geliyor. Hayatımın hiçbir döneminde arsız bir insan olmadım.

Yonca Lodi’nin farklı bir kitlesi, dinleyicileri var. Bende o dinleyicilerden birisi olarak merak ediyorum. Bu asil duruşun arkasında ne var?

Bu ay böyle asil olayım şöyle sağıma durursam daha zarif dururum gibi bir şey olamaz. Bu insana giydirilebilecek bir şey değil. Ben teşekkür ederim en başından beri beni bu kelimelerle tanımladığınız için. Hayatımın hiçbir döneminde planlı çabalarım olmadı. O çaba içerisinde olmak çok iğreti duran bir şey. Ben sadece hayatımdaki her şeyi zarif yaşamaya çalışıyorum. Dinleyicime zarif davranmaya çalışıyorum. Zarif şarkılar söyleme çalışıyorum. İnsanların hayatlarına güzel dokunuşlar yapmak istiyorum. Belki bunun etkisi vardır onu söyleyebilirim.

“AYSEL GÜREL’İN MASASINDAN GEÇİP KÖTÜ ŞARKI SÖYLEYEMEM”

Peki onca klişeleşmiş ve kalıplaşmış şarkı sözlerinin arasında iyi müzik yapmak zor değil mi?

Ben Aysel Gürel’in masasından geçip de kötü şarkılar söyleyemem. Kötü şarkı sözleriyle şarkılar yapamam. Ben Aysel Gürel’le Melih Kibar’la Atilla Özdemiroğlu’yla çalışmış bir şarkıcıyım. Sezen Aksu şarkıları söylemiş bir insanım. Aslında bu ilk başta konuştuğumuz saygı meselesinden geçiyor. Yani ben onların açtığı yola saygı duyuyorum. O yolu olabildiğince güzel yürümeye çalışıyorum. O yüzden yaptığım işe saygı duymak zorundayım.

Günümüz şarkılarının geçici olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabii ki düşünüyorum. Dinleyicilerim mesela Mühür’ü 10 yıl sonra da dinleyeceğiz diyor. O yüzden benim şarkı sürelerim uzun sürüyor. Albüm aralarımı fazla tutuyorum. Çünkü tüm derdim tüketilmesin diye. Kaç yıl oldu 12 ay çıkalı. Hala müzik kanallarında klibi dönüyor. İlk günden beri bütün çabam kalıcı olmak üzerineydi. 20 yaşımdan beri ben bunu hedefledim. Hala aynı hedefte devam ediyorum.

“ANLATMAK İSTEDİĞİM BİR HİKÂYEM VARSA ALBÜM YAPARIM”

Ara ara albüm yapan birisi olarak genelde şarkılarınız ya tekli ya dijital. Albüm yapmayı günümüz satış rakamlarında doğru buluyor musunuz?

Albüm yapmak bence hala önemli… Sadece satış odaklı değil bana göre her albümün bir hikâyesi var. Benim kendime ve hayata dair anlatmak istediklerimi, sadece tabii ki bir albüm hikâyesiyle anlatabilirim. Bir derdi var o albümün. Anlatmak istediğim bir hikâyem varsa albüm yapmayı tercih ediyorum.

“AYSEL OLMADIKTAN SONRA NE ÖNEMİ VAR Kİ?”

Neden Aysel Gürel adına yapılan albümde yer almadınız?

Aramadılar! (Gülüyor) Ailesi tabii ki biliyor ne kadar yakın olduğumuzu ama yapımcısı bilmiyormuş. Sonra çok özür diledi benden. Sen dedi “Aysel’in kızı gibiymişsin ben çok sonradan öğrendim birebir yakınlarını almak istemiştim albüme” Bir de biz Aysel’in hastalığı ve vefatı sürecinde sıfır şarkılardan oluşan bir albüm yapmıştık. Aysel’in anısına ve ben o albümde vardım. Ondan sonra yapılan tribute albümde olmamamı çok garipsemedim. Çok dert değil ya Aysel olmadıktan sonra ne önemi var ki?

Herkesin kendisini prenses ve kraliçe ilan ettiği pop dünyasında siz kendinizi nereye konumlandırdınız?

Ben hep söylerim Yılmaz Erdoğan’ın lafıdır: “usta dediğin nedir çırakları olan bir çıraktır” Benim bu işte hayat ilkem hep buydu.

Hümanist bir insan olduğunuzu biliyorum. İnsanlara yaklaşımınız hep iyimser uysal mıdır?

Ben de şey vardır. Bir insanı gördüğüm anda ya severim ya da asla yanaşmam. Bir insanın gözünün içine baktığım zaman ondan o elektriği ya alırım ya almam. Bu aslında çok kötü bir şey… Çünkü almazsam asla yanaşmam ve yanaştırmam. O yüzden soğuk diye adım çıkmıştır. Ama seversem canımın içine sokarım.

Annelik sizin için nedir?

Ben şey diyorum satın alınmış vicdan azabı. Ay yapabildi mi? Ay gidebildi mi? Ay ne oldu? Hayat böyle geçiyor.

Hayatta en tahammül edemeyeceğiniz şey nedir?

Hadsizlik, klavye delikanlıları var mesela. Hayatta hiçbir şey üretmemiş. Kendim için söylemiyorum üreten bütün insanlara yapılan bir şey olarak söylüyorum. Ben kimim benim çapım ne ben neler yaptım demeden abuk subuk konuşan herkese karşı son derece cepheliyim. Hadsizlikten hiç hoşlanmıyorum.

Emin adımlarla ilerleyen ve ucuz pop şarkıları yapmayan birisi için şarkı bulmak kolay mıdır?

Şarkı bulmak zor, kendi şarkılarını yapmak daha zor… İnsan en çok kendisine acımasız oluyor. Kendi yaptığım bir dolu yarım yamalak şarkı var. Onları aranjörüme götürüp baktırmam lazım çünkü ben kendime çok yanlıyım. Birinin şarkılarımı objektif olarak değerlendirmesi lazım…

Müzik yarışmaları hakkındaki görüşleriniz neler?

Bunu negatif bir tepki olsun diye asla söylemiyorum. Yarışmalardan çıkan iyi sesler var aramızda o da bir yol olabilir evet, ama o işin sonunda tecrübesizlik biraz can yakabilir. Öyle ya da böyle o şovun mutlaka devam etmesi gerekiyor. Bu dünyada böyle sadece bizde değil.

“AŞKTA, BURNUM DÜŞSE EĞİLİP ALMAM”

Yonca Hanım acımak için de olsa gidene kal denir mi?

Hayatta demem ölsem demem. Yerlerde de sürünsem kal demem. Aşk konusunda burnum düşse eğilip almam. (Gülüyor)

“EN ÇOK İHTİYACIMIZ OLAN ŞEY PSİKOLOG”

Türkiye’nin kadınlara bakışı nasıl sizce?

Feci. Aslında şöyle söyleyeyim Amerika gibi modern çağın ilerisinde ve kadınlarına değer veren Hollywood’la ilgili bile neler duyuyoruz. Demek ki dünyanın her yerinde kadınlar ikinci sınıf muamele görüyor. Eğitim oranı düştükçe de halimiz daha perişan oluyor. Ben Doğu’da yaşayan, imam nikâhıyla evlenmiş üçüncü veya dördüncü eşi olan bir kadına göre çok daha şanslı olabilirim. Ama işin özüne bakarsan “kadın” denince çok şişman, çok güzel, çok zayıf hep nitelendirmek gibi bir eğilim var. Ben hep kızarım mesela “kendi güzel, şarkı güzel” deseler bile uyarırım, öyle bir sunum yapamazsın. Benim sanatçı kişiliğimle ilgili yorum yapabilirsin ama kendi güzel şöyle hoş, böyle hoş çekici, hayır! Bunlar benim özelliklerim değil. Bunlar sizin bana yapıştırdığınız yaftalar. Tüm kadınlar için geçerli bence bu. Artı Türkiye’deki kadın cinayetleri, erkeklerin cesaretlerinin bu derece yükselmiş olması bence sorgulanmalı. Çünkü feci bir yere doğru gidiyoruz. Kadına şiddet çocuğa şiddet felaket durumdayız. Ben hep şunu söylerim siyasi olarak yaşananlara çok takılmamak lazım. Türkiye’nin dört bir tarafına psikologlar, sosyologlar gitmeli ve insanları 7’den 70’e masalara oturtup konuşmalılar. Bence bizim en çok ihtiyacımız olan şey bu.

Ajda Pekkan’ın hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Ajda Hanım’ın hayatına korkunç saygı duyuyorum. Kendisini markalaşma şekline ve hayatını tamamen Ajda Pekkan’a adamasına çok saygı duyuyorum. Çok önemli, çok büyük bir şarkıcı…

Yonca Hanım sorulardan keyif aldınız mı?

Teşekkür ederim. Çok keyif aldım. Soruların çok güzeldi. Gençleri bu yüzden seviyorum, işte akıllı oldukları için…

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: