Yetkilendirilmeyen kişilerce verilen Sahte Diploma ve Sertifikalar
Geçtiğimiz 2024 yılı Temmuz ayında Ankara’da ‘Resmi belgede sahtecilik’ ve ‘Nitelikli dolandırıcılık’ suçlarını işleyen çok sayıda şüpheliye eş zamanlı operasyon düzenlenmiş ve şüphelilerden çoğu gözaltına alınmıştı.
Mustafa AYDEMİR
Geçtiğimiz 2024 yılı Temmuz ayında Ankara’da ‘Resmi belgede sahtecilik’ ve ‘Nitelikli dolandırıcılık’ suçlarını işleyen çok sayıda şüpheliye eş zamanlı operasyon düzenlenmiş ve şüphelilerden çoğu gözaltına alınmıştı. Bunun üzerine 2024 yılında YÖK internet sitesinden bildiri yayınlamıştı.
“Son günlerde bazı basın yayın kuruluşlarında yer alan “diploma sahteciliği” konusu ile ilgili olarak kamuoyunu doğru bilgilendirme için aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür: 05 Eylül 2024 “Yükseköğretim Kurulu, diploma ve denklik sahteciliklerine ilişkin her türlü iddia ve ihbarları titizlikle incelemekte ve gerekli gördüğü durumlarda yasal işlemlerin tesis edilmesi için söz konusu sahtecilikleri adli ve idari mercilere bildirmektedir. Gündeme getirilen konularla ilgili Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığına her türlü iddianın en ince ayrıntısına kadar araştırılması talimatı verilmiş olup, tespitlere bağlı olarak gerektiğinde idari ve işlem cezaları uygulanmaktadır. Ayrıca adli vaka olması nedeniyle tespiti yapılan sahtecilikler hakkında adli merciler bilgilendirilmektedir” denilerek açıklamalar yapılmıştı.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından Tüm Üniversitelere gönderilen “… Yetkilendirilmeyen Kişi, Kurum veya Kuruluşlar Tarafından Verilen Sertifikalı Eğitimler konulu Dijital Dönüşüm Ofisi yazısında kısaca: “…Başkanlıkça çeşitli sosyal medya platformları, çeşitli internet siteleri ve diğer iletişim araçları aracılığıyla; çeşitli alan ve adlar altında verilen eğitimlere ilişkin ilan, reklam ve duyuruların yayımlandığı tespit edilmiştir. Tespite konu ilan, reklam ve duyuruların birçoğunda “e-Devlet Onaylı”, “e-Devlet’te görüntülenebilir resmî sertifika” ve benzeri ifadeler ile e-Devlet logosunun Başkanlığın izni ve bilgisi dışında kullanıldığı, kimi ilanlarda ise “diploma değerinde” veya “lisans” şeklindeki ifadelerle vatandaşlarımızın yanıltılmasına neden olabilecek kullanımlara yer verildiği görülmüştür.
Yetkisiz kişi veya kurum/kuruluşlarca verilen eğitimlere ilişkin sertifikaların, üniversiteler tarafından onaylanması veya e-Devlet Kapısı üzerinden görüntülenebilmesi, söz konusu sertifikaların ilgili olduğu/olabileceği kamu kurum veya kuruluşlarınca tanınması veya tanınacağı anlamına gelmemektedir. Diğer yandan, vatandaşlarımızın, kurum veya kuruluşlar nezdinde geçerliliği olmayan bu sertifikaları edinmek için çeşitli kişi ve kurumlara ücret ödediği de göz önüne alındığında hukuka aykırı durumlar oluşmaktadır. İlaveten mezkûr durumun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Nitelikli dolandırıcılık” kenar başlıklı 158’inci maddesinin (d) bendinde yer alan “kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi” tipik fiiline vücut verebileceği izahtan vareste olup vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin engellenmesi ve Başkanlığımız izni dışında kullanılan “e-Devlet Onaylı”, “e-Devlet’te görüntülenebilir resmî sertifika” ve benzeri yanıltıcı ifadelerin kullanımına son verilmesi için, inceleme ve denetimler gerçekleştirilerek gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerekmektedir. Sözü edilen tedbirlerin alınmaması durumunda üniversiteler bakımından da hukuki sorumluluğun doğabileceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda bahse konu eğitim sertifikalarının, üniversitelere tanınan “Sertifika Sorgulama/Sertifika Doğrulama” hizmetleri kapsamında sorgulanmaması, doğrulanmaması veya görüntülenmemesi için gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması hususunda bilgilerini ve gereğini arz/rica ederim” uyarıları dikkat çekmektedir.
Milli Eğitim Temel Kanunu'nda resmi, özel ve gönüllü her kuruluşun eğitimle ilgili faaliyetleri Milli Eğitim amaçlarına uygunluğu bakımından Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimine tabidir hükmü ve eğitim ve öğretim hizmetinin bu kanun hükümlerine göre devlet adına yürütülmesinden gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur. Hükümleri bulunmaktadır.
Ayrı bir genelgede kamu veya özel kuruluşlar tarafından gerçekleştirilecek olan Hizmet içi Eğitim faaliyetleri dışındaki her türlü eğitim ve öğretim hizmetlerinde devlet adına gözetim ve denetim yapma görevi anayasamız ve ilgili diğer kanunlarla Milli Eğitim Bakanlığına verilmiştir. Tüm eğitim etkinliklerinde Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği halinde hareket edilmesi ve adaylardan talep edilecek sertifikaların mutlaka Milli Eğitim Bakanlığınca onaylı olması istenmektedir.
Yapılan araştırmalar neticesinde üniversitelerin sürekli eğitim uygulama ve araştırma merkezleri tarafından ve özel kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen eğitimler sonucunda sertifika verildiği tespit edilmiştir. Bu nedenle Üniversitelerde bulunan sürekli eğitim uygulama ve araştırma merkezlerinin Bakanlık mevzuatı dışına çıkarak sertifikalı eğitim vermelerinin önlenmesi, yetkisi olmadığı halde sertifikalı eğitim düzenleyenlere dair uygulanacak yaptırımlar ile ilgili Kurumlar arasında iş birliği yapılması kişilerin maddi kayba uğramaması ve mağduriyetlerine son verilmesi için söz konusu eğitimlerin durdurulması, durdurulmaması durumunda ise eğitimleri düzenleyen üniversiteler hakkında yasal sürecin başlatılacağı belirtilmiştir.
Bütün bu yazışmaların sonucunda 2025 yılına geldik. Aradan tam bir yıl geçti. Sahte diploma ve belgeler ile ilgili iddialar üzerine konuyla ilgili iki ayrı iddianame düzenlendiği ve tespit edilen şüpheliler hakkında kamu davası açıldığı, ayrıca henüz iddianame süreci tamamlanmamış bir başka soruşturmanın daha sürdüğü bilgisine ulaşıldı. Suç ihbarının ardından başlatılan adli soruşturmanın yaklaşık 1 yıldır tüm yönleriyle ve titizlikle incelenmesi neticesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 13 Ağustos 2024'te başlatılan soruşturmalar kapsamında, bazı kamu kurumlarının bilişim sistemlerine girerek sahte e-imzalarla işlem yaptıkları tespit edilen kişiler hakkında 21 Mayıs'ta kamu davası açtı. Şüphelilerin tespitine yönelik teknik inceleme sonuçları, kolluk araştırma tutanakları ve diğer deliller detaylı biçimde değerlendirildiğinde bazı kamu görevlilerine ait elektronik imzaların sahte olarak üretildiği ve bunlarla kamu sistemlerine yetkisiz erişim sağlanarak sahte kayıtların oluşturulduğuna yönelik usulsüz işlemler ortaya çıkarıldı.
Gelişmeleri hep birlikte izleyelim.