Bir Toplumun Kararmış Vicdanı
İnsanlar, bu katliamlara sessiz kalıyor, hatta zaman zaman destekliyor.
Türkiye’de sokak hayvanlarına karşı yapılan muamele, insanlığımızı sorgulamamıza neden olan bir utanç kaynağıdır, bu karanlık vahşeti hepimiz sorgulamalıyız. Barınaklarda yaşanan kitlesel ölümler, insanların sokak hayvanlarına yönelik anlamsız nefreti ve bitmek bilmeyen işkenceler, toplumsal vicdanımızın derin yaralarını ortaya koyuyor. Bir ülkenin medeni olup olmadığını, en zayıf, en savunmasız varlıklarına nasıl davrandığı belirler. Bizim ülkemizde ise bu kriter, maalesef yerlerde sürünüyor.
Sokak hayvanları, doğanın bir parçası, bu dünyanın sakinleridir. Onların yaşam hakkı, tıpkı biz insanlar gibi kutsaldır. Ancak ülkemizde hayvanlara yapılan muamele, onların bu haklarını adeta ayaklar altına alıyor. Barınaklarda yaşanan toplu ölümler, açlık ve susuzluktan perişan olmuş hayvanların cesetleri, hatta ve hatta canlarımızın kafası kesilerek öldürülmesi bu sistemin acımasız yüzünü gözler önüne seriyor. İnsanlar, bu katliamlara sessiz kalıyor, hatta zaman zaman destekliyor. Bu durum, vicdanlarımızın ne kadar köreldiğini gösteren acı bir gerçektir.
Sokak hayvanlarına karşı işlenen bu zulüm, toplumumuzdaki empati eksikliğinin en acımasız göstergesidir. Çocuklarımıza şiddet ve nefretle büyütülen bir dünyayı miras bırakıyoruz. Bu çocuklar, hayvanlara işkence eden bireyleri normalleştiriyor, onların acı çekmesini sıradan bir olaymış gibi algılıyor. Hâlbuki hayvanlara şiddet gösteren bireylerin insanlara da zarar verebileceği gerçeği, bilimsel olarak defalarca kanıtlanmıştır. Ancak ne yazık ki, bu bilgi toplumumuzda yeterince ciddiye alınmıyor.
Sokak hayvanlarına yönelik bu anlamsız nefretin kökeni, empati yoksunluğundan ve ahlaki değerlerin yozlaşmasından besleniyor. Bizler, hayvanları “sorun” olarak görmek yerine, onlarla bir arada yaşayabileceğimiz, doğayla uyum içinde olabileceğimiz bir düzen inşa etmeliyiz. Onlara yuva, yiyecek ve su sağlamak, barınaklarda onların yaşam standartlarını yükseltmek zorundayız. Aksi takdirde, sadece hayvanlara değil, kendi insanlığımıza da büyük zarar vermeye devam edeceğiz.
Toplum olarak, sokak hayvanlarına yönelik işlenen bu suçlara karşı sesimizi yükseltmeli, vicdanlarımızı yeniden uyandırmalıyız. Her canlının yaşam hakkı vardır ve bu hakka saygı duymak, medeni bir toplum olmanın gereğidir. İnsanlığımızı geri kazanmanın zamanı geldi de geçiyor. Sokak hayvanlarına karşı gösterdiğimiz bu vicdansızlığı durdurmalı ve onlara hak ettikleri şefkati, sevgiyi vermeliyiz. Çünkü bir toplum, en zayıf üyelerine gösterdiği merhametle ölçülür. Türkiye’de bu vahşet devam ederse Türk halkının küçükten büyüğe her vatandaşı bu vahşetten payına düşeni yaradan tarafından alacaktır. Bu zulümler devam ettikçe ben payıma düşeni almaya razıyım dilerim ki bu zulümde payı olan bu zulme sessiz kalan her bir kişi payına düşeni alsın.
Kırdığı yerden kırılsın.