Mars’a gidelim ama mars olmayalım!

Türkiye’nin ilk astronotu uzaya gitti! “A-u-i-a-a-a-u…”

“İstikbal göklerdedir!” diyen bir dünya lideri Atatürk’ün bu sözü geldi, çattı, yerini buldu! Bayraktar Ailesi, Atatürk’ün bu sözünü aldı ve izinden gitti. Başarı üzerine başarı! Tabii ki gurur duyuyorum! Amma velakin, bu uzaya gidiş meselesi şaka gibi! Bakın; adamlar ta Mars’a gittiler; neler keşfediyorlar? Sen ne zaman ki Ay’a giderayak basar, bayrağımızı dikersin, işte o zaman derim ki “Sıra Mars’ta!” Mars, bir gezegen. Ama tavlada, karşısındaki oyuncunun bir tek pulunu bile almasına zaman bırakmadan, kendi pullarını toplayarak oyunu bitirip iki sayı kazanmasına verilen addır da. Evet ahali, Mars’a gidelim, eyvallah ama bu tarz reklâmlarla Mars olmayalım!

Amerika’da, “Balonumu patlatma!” manâsına gelen “Don’t burst my bubble!” diye bir laf vardır. Şöyle bir balon patlatayım: Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları için gittiği ABD’nin New York kentinde, Türkevi’nde Tesla ile SpaceX’in kurucusu ve CEO’su Amerikalı iş insanı Elon Musk ile görüştüğünde konuşulanları herkes merak  ediyordu. Perde önüne konanı bildik ama perde arkasındakinden haberdar olmadık-olamadık. Gündem neticesinde anladığım şu ki; konuşulanlardan bir tanesi, özel uzay istasyonu Axiom idi. Axiom üzerine en anlaşılır dilde bir örnekle gelmek istiyorum: Diyelim ki; ben Bodrum’da bir otel açtım ve orada aşırı-aşırı zengin misafirleri ağırlıyorum… Bu! Elon Musklar, Michael T. Suffrediniler, Kam Ghaffarianlar; korkunç zengin bu şahıslar ortaklaşa paralarını harcayıp “Axiom Space” diye bir uzay istasyonu açtılar. Buraya, aksiyon arayan ya da reklâm yapmak isteyen zenginler seyahat ediyor! Şimdi; bizim astronotumuz vasıf olarak bir F-16 pilotu. Bir astronot olabilmek için en az bin saat uçmuş olmak, matematik mühendisi olmak, biyoloji bilimi okumuş olmak lazım. Ve astronotluk vasfı için yüksek lisans ve doktora yapmış olmak gerek. Ancak belli bir eğitimden geçtikten sonra astronot olunabiliyor. Bunda bir sıkıntı yok. “Uzaya giden ilk Türk astronot” diye sıfatlandırılan Alper Gezeravcı eletronik mühendisi. Yüksek lisansını yapmış. Uçuş saatleri yeterli. Türk Hava Kuvvetleri’nde savaş pilotu olarak görev yapmış. On beş yıllık bir uçuş tecrübesine sahip. Ayrıca Türk Hava Yolları’nda yedi yıl kaptan pilotluk yapmış. Eğitimine ve tecrübesine bakarak, astronot vasfına genel anlamda uyan bir şahsiyet. Bunda da bir sıkıntı yok. Fakat! Bu özel istasyona uçuş, kiloyla! Biliyorum şaşırdınız! Ama şaşırmayın! Ve bu uçuşun, bir kişi başı maliyeti 55 milyon dolar! Kilonuza bağlı olarak 62 milyon dolara da çıkabilir. Kilonuz ve gidilecek kilometre! Çarpılacak!

Ve Türkiye’nin astronotu uzaya gitti!

Niye gitti? Ne yapmaya gitti? Orada ne yapacak? İstasyonu gezecek! Hangi istasyonu gezecek? Çok zengin şahıslar tarafından kurulmuş “Axiom Space” adlı istasyonu gezecek, görecek, oradan dünyamıza geri gelecek. Bu, görünüşte: “Türkiye’nin ilk astronotu uzaya gitti!” oldu ve sonra da “Uzaydan geldi!” olacak. Bu güzel bir şey mi, ne işe yaradı ya da yarayacak; bilmiyoruz! Çünkü işe yaramayan şeyler için harcanan paralar, milletin cebinden çıkan paralar!

Reklâm olsun diye birisini uzaya gönderecekseniz; ortaya para döküldü mü herkes gidebilir! Bir kere şunu kafaya sokmak lazım ki; bu şekilde uzaya gitmek için illâ astronot vasfında olmak zorunlu değil! Bunu hangi anlamda söylüyorum? Şöyle ki; 60 milyon dolarınız var mı? Varsa, basarsınız 60 milyon doları ve SpaceX firması sizi Falcon-9 ile uzaya yollar! Bu kadar basit! Varsa 60 milyon dolarınız, binersiniz Falcon-9’a, çatır çatır uzaya gidersiniz ve Axiom Space’te kalır, yer-içer sonra da gerisin geriye dönersiniz! Bunu da Türkiye Cumhuriyeti karşılıyor! Ve buna da diyor ki; “Bizim astronotumuz uzaya gitti!”

Bir roketin maliyeti 450-500 milyon dolar! Sen 500 milyon dolara bir roket yaparsın! Türkiye’de bir tane de üs kurarsın! Hani hep diyoruz ya; “yerli ve milli” diye, işte yerli ve milli’yi yaparsın, ondan sonra da oraya astronotlarını yetiştirir ve “bilimsel amaçla” uzaya gönderirsin! Bırak uzayı! Uzayda ne yapacaksın? Adam gitti oraya, laylaylom! Mars’a gönderirsin, Mars’a! Ya da Ay’a! Bugün 60 milyon doları verdiniz mi amcaoğlunu bile Falcon’a koyar uzaya gönderirsiniz!

Ben 60 milyon doları basayım ve Falcon-9 ile uzaya birini göndereyim! Nereye? Elon Musk, Michael T. Suffredini, Kam Ghaffarianların oralara kurduğu Axiom Space adındaki otele! Hoş geldin amcaoğlu! İki haftalık bir paket program! “Etrafı gezeyim, göreyim sonra döneyim aşağıya!”

Eee, şimdi gelelim yerli ve milli’ye! Eğer “yerli ve milli” olarak yapacaksan; önce Türkiye Uzay İstasyonu’nu açarsın kardeşim! Sonra verirsin 500 milyon doları, bir tane de roket yaparsın! Yaptın mı yerli ve milli roketini! İyi o vakit! Denemeni de yaparsın; bakalım uçuyor mu, uçmuyor mu? Uçuyor mu? Tamam o zaman! Ondan sonra da “sırf” bilimsel araştırmalar için yetiştirdiğin astronotlarını uzaya yollarsın! Astronotların gider, oralardan taş-toprak toplar, bilimsel açılardan incelemek, deneyler yapmak üzere alır Türkiye’ye getirir, gitmişken de indiği noktalara aslanlar gibi şanıyla Türk bayrağını da diker! “Türkiye uzaya gitti’yi!” de o zaman söylersin! Onun dışında bu uçuş, ucuz reklâmla insan kandırmaya giriyor! Hele ki bir de seçim üstü!

Ne o; uzaya astronot göndermişiz! Yahu ne gönderdiniz? Bu para nereden çıktı? Adamlar senden 60 milyon dolar istedi! Verdin parayı, astronotunu bindirdin Falcon’a, gönderdin uzaya! Bu para nereden verildi? Emeklilere veriyorsun 10 bin lira! Madem böyle fazladan harcanacak bir para vardı, 60 milyonu böl, üçer-beşer ne kadar ise; insanlık adına mı, hayra mı, artık ne ise, dağıt! “Asıl” böyle gurur verici olurdu! Ben, bununla gurur duyardım! Araştırın! Bakın! İnternete girin; Axiom Uzay İstasyonu kime ait? Yuvarlak bir özetle Elon Musk, Michael T.Suffredini, Kam Ghaffarian’a ait! Axiom ile SpaceX’in birleşerek ortak olmaları sonucunda adı Axiom Space olmuş. Elon Musk da yatırımcı ortakları. Bu adamlar orada ne yapmışlar? Otel kurmuşlar! Diyorlar ki: “Gelin, bizim otelimizi ziyaret edin!” Kaç para? 55-62 milyon dolar arası! Kilosu 6000 ile 25 bin dolar arası bir fiyat aralığı X dünyadan 6.3 milyon mil = Toplam maliyet! Eee, Falcon-9 kime ait? O da Elon Musk’ın! SpaceX’e ait! Bugün benim 60 milyon dolarım olsa elbette oraya harcamam! Ama 560 milyon dolarım olsa “bucket list”ime koyarım ve ancak o zaman “Bir gideyim, bakayım uzayda ne varmış? Ölmeden önce orayı da bir görmüş olayım!” derim. Şöyle bir gezer-görür derim ki; “Yaaa, burada bir şey yok! Bomboş!”

Hahhaaa! İşte, tam da boşluk demişken, boş işlere harcanan paralardan bir tanesi de bu oldu! Alper Bey oraya gidip de ne görecek? Sen zaten F-16 pilotusun! Yeteri kadar uçup göreceğini gördün! F-16 denilen uçak öyle Adana’dan İstanbul’a uçan bir uçak da değil yani! Dünyanın etrafını dönüp duracağın devasa bir makine! Ama… Elon Musk ile New York’ta konuşulan ve pazarlığı yapılan muhabbet işte bu imiş ya da bu idi! Türkiye’nin uzay programı ile ilgili imiş ya da idi! Konu, “Türkiye’nin uzaya giden ilk astronotu!” olarak tarihe geçti! Halbuki tarihe geçen bir şey yok!  En azından benim için yok! Benim için’e gelirsek; benim için bu, bir ilk adım da değil, hiçbir şey de değil! Benim için bu olay bana hiçbir şey ifade etmiyor! Neden biliyor musunuz? Çünkü Türkiye’de dolar milyoneri çok adam var! 60 milyon doları basıp Falcon-9’a binip uzaya gidip-gelecek çok adam var! Bunun başka bir açıklaması yok! Varsa buyursunlar, açıklasınlar!

Bilmem kim uzaya gitmiş! İyi de oraya gidip ne yapacak Allah aşkına! Gitti de ne yapacak? Bol bol fotoğraf çekecek! Selfiler yapacak! Dünyadan biriyle görüşme imkânı varsa “Aaa, burası şöyle, şurası böyle…” diye anlatacak, “A-u-i-a-a-a-u…” yapacak, bizim milletimiz de Mehter Marşı ile arkasından yürüyecek!

Kimse beni yanlış anlamasın demeyeceğim! Lütfen beni gayet doğru anlayın! Ben de milliyetçiyim! Ben de vatanımı seviyorum! Bayrağımı seviyorum! İnsanımı seviyorum! Ama!.. İnsanımın, vatanımın, milletimin, kandırılmasını sevmiyorum! Olayım bu!