6 Aralık tarihinde “Türk Sanat Müziği Günü” bu sene 11. kez kutlandı. Geçtiğimiz 10 yılda çok sayıda değerli sanatçı, bu özel günün önemini vurgulayan mesajlar yayınladı. Geçen sene 10. yıl kutlamalarında ise beni, Türk sanat müziğinde "Diva" unvanı ile anılan Bülent Ersoy telefonla aradı. Ersoy, “Türk Sanat Müziği Günü” ile ilgili benim için çok önemli ve beni çok mutlu eden duygu ve düşüncelerini aktardı. Ayrıca, Türk sanat müziğine hizmet eden değerli sanatçılarımıza gösterdiğim vefa için beni tebrik eden Ersoy’la, birbirimizin Türk Sanat Müziği Günü’nü de kutladık.
Bu sene ise “Okyanus” isimli bestesi çok sayıda sevilen sanatçı tarafından yorumlanan, yılın en sevilen şarkıları arasına giren ve bu şarkısıyla Yılın Şarkısı Ödülü’nü alan ünlü keman virtüözü ve bestekâr Talat Er’le, 6 Aralık “Türk Sanat Müziği Günü” için özel bir söyleşi yaptık. Ve röportajımız 6 Aralık 2022 tarihinde Aydınlık Gazetesi’nde yayımlandı.
28 şarkı ve 5 saz eseri TRT repertuarına kabul edilen ve 17 ayrı makamda 90'a yakın bestesi bulunan usta sanatçımızla, TRT’yi, amatör koroları ve Türk sanat müziğinin ihtiyacı olduğu reformları konuştuk. Ayrıca hocalık ve şeflik yapan Er’e, amatör koroya katılan bireylerin sosyal yaşamlarında ne tür değişiklikler olduğunu ve koro katılımının insanların sosyalleşmesi üzerinde pozitif yönlü bir etkisinin olup olmadığını sordum.
İşte o söyleşimiz:
Talat Er, bu sene 11. Kez kutlanan “6 Aralık Türk Sanat Müziği Günü” için neler söylemek ister?
Sevgili Onur Akay, öncelikle bu konuda öncülük yaptığın için çok teşekkür ediyorum ve kutluyorum. Türk Sanat Müziği Günü’nün Zeki Müren’in doğum gününde kutlanması çok anlamlı olmuş. Zeki Müren yorumcu, bestekâr ve sahnelerde yaptığı reformlarla kendisinden öncesi ve sonrası diyebileceğimiz bir milat olmuştur.
Bu özel günde tüm koroların ve sanatçıların buluştuğu “Türk Sanat Müziği Günü Festivali” düzenlenemez mi?
Böyle bir festival düzenlenmesini çok isterim. Korolarımla birlikte katılırım ve destek olurum. Özellikle korolarımızın ve dinleyicilerimizin de böyle etkinliklere ihtiyacı olduğunu düşünmekteyim. Türk müziği adına çok faydalı olacaktır.
Türk sanat müziğinin ne gibi reformlara ihtiyacı var?
Çoğunluğun aklına çok seslilik gelebilir. Ancak var olan makamsal Türk müziği eserlerini çok sesli yapmak faydadan çok zarar vermektedir. Benim düşüncem, altyapı enstrümanları eklemekle birlikte saz sayısını arttırmak geliyor. Örneğin Ankara Radyosu’na ilk girdiğim 1987 yıllarında, bantlarda klasik enstrümanlar dışında, 2 keman 1 viyola 1 viyolonsel, kontrbas ve piyano gibi enstrümanlar aynı anda girerdi. Eserlere hem duyguyu aktarımı, hem zenginlik anlamında daha uygun olduğunu düşünüyorum.
‘MEDYA SADECE POPÜLER SANATÇILARA İLGİ GÖSTERİYOR’
Medyanın Türk sanat müziğine olan ilgisini yeterli buluyor musunuz?
Maalesef yeterli kelimesi düşüncelerimin karşılığını bulmuyor! Medyanın Türk müziğine ilgisi, hiç yok denecek kadar az diyebilirim. Günümüzde medya sadece popüler sanatçılara ilgi gösteriyor. Varsa yoksa dertleri reyting! Ancak farkında olmadıkları bir gerçek var: Türkiye’de yaşıyoruz. Herkes pop müzik dinlemiyor. Özellikle 30-40 yaş üstü herkesin Türk sanat müziğini sevdiğini ve eşlik ettiğini düşünüyorum. Özellikle son yıllarda Türk müziğine ilginin daha da arttığını söyleyebilirim. Medyamız ısrarla görmezden gelmektedir.
Ayrıca şef olarak amatör korolarda hocalık yapıyorsunuz. Gençler koronuza ilgi gösteriyor mu?
Korolarımıza gençler de katılıyor. Ben de amaçları doğrultusunda, çalıştırıyor ve destekliyorum. Birçoğu konservatuvar kazandı, TRT gençlik korolarına girdi ya da TV programlarına vokal olarak katıldılar. Ayrıca albüm projeleri yapan öğrencilerimiz de var.
Korolara insanların sosyalleştikleri müzik toplulukları denilebilir mi?
Aynen katılıyorum ve özellikle bu konuya önem veriyorum. Koromuza gelerek sadece müzik eğitimi almakla kalmıyorlar. Zaman zaman yurt içi ve yurt dışı gezileri yapmakla birlikte kardeş korolara konserlere de gitmekteyiz.
‘FAYDALARI BİLİMSEL OLARAK İSPATLANMIŞTIR’
Koroya katılan bireylerin sosyal yaşamlarında ne tür değişiklikler olduğunu gözlemliyorsunuz ve koro katılımının insanların sosyalleşmesi üzerinde pozitif yönlü bir etkisi var mı?
Korolarımıza çekingen ve içe dönük olarak başlayan bireyler, buralarda kurdukları dostluklarla ve sosyal faaliyetlerimize katılarak daha dışa dönük olmuşlardır. Ayrıca koro dışında da sosyal etkinlikler oluşturuyorlar ya da katılıyorlar. Yapılan araştırmalar neticesinde koroya katılmanın faydaları bilimsel olarak ispatlanmıştır. Ayrıca çocukluğumuzdan beri duyduğumuz müzik ruhun gıdasıdır sözlerini de eklediğimiz zaman, bedenen ve ruhen kendimizi geliştirmekle birlikte mutlu oluyoruz. Bu durumda koroların insanların sosyalleşmesi üzerinde fazlasıyla pozitif yönlü etkisi olmaktadır diyebiliriz.
Herkes şef olabilir mi, nasıl bir donanım gerekli?
Şeflikten önce mutlaka musikiyi çok iyi bilmek ve tecrübe sahibi olmak gerekir. Çok iyi derecede nota, solfej ve repertuar bilgisine sahip olmak gerekir. Ayrıca bir enstrüman çalmak da avantajdır. Maalesef amatör koroların en büyük sıkıntısı, herkes koro kuruyor ve ben şefim diyebiliyor. Kesinlikle herkes şef olamaz!
‘DENETİM MEKANİZMASI OLMALI’
TRT kökenli bir sanatçı olarak, amatör koroların Türk sanat müziğinin yaşatılması adına yaptıkları çalışmaları ve gayretleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkça söylemek gerekirse çok çalışıp ciddi anlamda hizmet verdiğini düşündüğüm korolar var. Koroların başında gerçekten musikiyi bilen bir hoca varsa ve öğrencilerini bu doğrultuda yetiştiriyorsa, Türk müziği adına büyük bir hizmet ve kazançtır. Koroya bir kişi geliyor olabilir ancak aile ve dost çevresini düşündüğümüzde en 20 kişi olarak kabul edebiliriz. Zaten konserlerde yansımasını görebiliyoruz. En az 600 kişi bizleri izlemeye geliyor ve sosyal yayınlarımızla izlenmeler yüz binleri buluyor. Ancak bu kadar koro enflasyonu ve kötü icralar yapılması müziğe faydadan çok zarar vermektedir. Mutlaka bir denetim mekanizması olmalı ve dinleyicilerimizin de daha seçici davranması gerekmektedir.
‘BESTEKÂRLIK BİR UNVANDIR’
Bestekâr desem?
Günümüzde koro enflasyonu olduğu gibi, maalesef besteci ve şair konusunda da çok yüksek bir enflasyon var. Artık herkes kendine besteci ya da şairim diyebiliyor. Kimileri meslek gibi görse de, bana göre unvandır. Bu unvana sahip olmak da öyle kolay değildir. Bunu size müzik otoriteleri ya da halkımız lâyık görecek. Beste yapabilmek için mutlaka şeflikte olduğu gibi çok üstün bir müzik birikimine sahip olmak gerekir. Ancak tüm bunlar beste yapabilmek için yeterli değildir. Öncelikle yüce Allah tarafından size o yetenek verilmesi ve devamında mutlaka ilham perisinin size gelmesi gerekir.
Albüm gelirinin tamamını TEV'e bıraktınız! Hediyem Olsun isimli yeni albüm çalışmanızı biraz anlatır mısınız?
Pandemi döneminde şair Engin Kafkas ağabeyimle 20 civarında ortak esere imza attık. Sonrasında dinleyicilerimizden de gelen yoğun istek üzerine bir albümde toplamaya karar verdik. Albümün ilk klibini oyuncu Wilma Elles’le “Can Veririm Senin İçin” şarkıma çektik. Klibimiz çok beğeni topladı ve geniş kitlelere ulaştı. 2. klibimizi ise “Hediyem Olsun” şarkımıza çekmeyi düşünüyoruz. Bu konuda Elenor Plak’ın sahibi çok değerli yapımcım Muhteşem Candan’la hazırlık aşamasındayız. Sevgili Onur, bu söyleşi için sana çok teşekkür ediyor, herkesin Türk Sanat Müziği Günü’nü kutluyorum.
6 Aralık Türk sanat Müziği Günü kutlu olsun…
(Ses sanatçısı ve yazar Onur Akay’ın 2012 yılında TRT Müzik ekranlarında yaptığı öneri ile 6 Aralık “Türk Sanat Müziği Günü” olarak kabul edildi ve ilk defa kutlandı. Aynı zamanda Türk sanat müziğinde ‘Sanat Güneşi’ unvanı ile anılan Zeki Müren'in de doğum günü olan bu özel gün, bu yıl 11. kez sanatçıların ve koroların verdiği konserlerle tüm yurtta kutlanıyor.)