Zat-ı alinizle çok uzun zamandır tanışıyoruz... Sanıyorum ilk tanışmamız sizin Yeniköy'de Altıokların gazinosunda piyanist şantörlük yaptığınız yıllara dayanıyor. Yakın zamanda ise azımsanmayacak konserde beraber çalıştık. Bu açık mektubu yazma sebebim, sayın Bülent Ersoy'la olan ve toplumun büyük bir kesimini rahatsız eden tartışmanız.

Bu sektöre yapımcı, prodüktör, işletme menajeri, organizatörü, direktörü ve danışmanı olarak 52 yılını veren, sizi ve uzun zamandır görüşmesek de Sayın Bülent Ersoy'u  da tanıyan bir insan olarak birkaç kelam etmek istiyorum...  

1- Konuşmanızda yaşça ve sanatça büyük diyorsunuz. Yaşınızı kabul ettim. 1945 doğumlu bir insan olarak 77 yaşındasınız. Bu yaşta bir insan olarak bu öfke, kin, nefret neden? Kaldı ki Sayın Bülent Ersoy ne program hakkında, ne de sizin hakkınızda olumlu, olumsuz tek kelime etmedi. Çok daha ilginç olan Sayın Ersoy'un 51 yıllık sanat yaşamında hiçbir sanatçı için tek bir olumsuz paylaşımı olmamıştır. Zat-ı aliniz  daha hoşgörülü, daha sakin, daha akılcı eleştiriler yababilirdiniz. Sonucunda karşınızdaki insan sizden 7 yaş küçük. Ne diyor Şehy Edebali: Varsa hata bize affetmek, bağışlamak, hoş görmek sana....  

2- Sanatça diyorsunuz bu siz de tartışılmaz bir ego haline gelmiş. Zaman zaman bu konuda herkesi küçük görüyor, sonra bir yerlerde yolunuz kesiştiği zaman övüyorsunuz. Hemen aklıma gelenler Zeki Müren'i, Sayın rahmetli Bekir Sıdkı Sezgin'le mukayese etmiş, okuması rezil anlamına gelen ifadeler kullanmıştınız. Aynı şekilde İbrahim Tatlıses içinde küçümseyici ifadeleriniz var. Sanatınızın  büyüklüğü kime göre, neden, nasıl, niçin? Siz kendinizi Şerif Muhittin Targan, Tanburi Cemil Bey, Mesut Cemil, Nevzat Atlığ, Alaeddin Yavaşça ile mi mukayese ediyor, kıyaslıyorsunuz? Bırakın Mesut Cemil'in Türk sanat müziğine armağan ettiği yüzyıldır çalınan ve yüz yıllarca çalınacak olan bestelediği saz semailerini, günümüz  üstad-ı azamlarından Çinuçen Tanrıkorur tarafından bestelenen ve arş-ı alaya kadar icra edilecek olan bir saz semaisi  besteniz mi var? Günümüz bestekarlarından Orhan Gencebay, Selami Şahin, Zekai Tunca, hatta Ferdi Tayfur gibi milyonlara mal olmuş, herkesin bir ağızdan okuyabildiği besteleriniz veya herkesin Felaket Tellalı dediği Haliç Üniversitesi Konservatuvarını birincilikle bitiren Onur Akay'ın, bugün okullarda ders kitabı olarak okutulan müziğimizde makamlar üzerine bilimsel bir araştırmanız mı var?

3- Üstad-ı azam Münir Nurettin Selçuk'un saz ekibinde olduğunuzu söylüyorsunuz çok güzel. Siz üstadın arkasında çalan çok sayıda müzisyenden biri olarak övünebilirsiniz ama unutmayın Sayın Bülent Ersoy'un arkasında tam  50 yıldır bu ülkenin en büyük gazinolarında, konserlerinde, bu ülkenin tartışmasız en büyük en önemli şefleri, müzisyenleri icra-i sanat eyliyorlar. Hem de severek, büyük bir içtenlikle. Sevmediklerini söylüyorsunuz... Çalışmasınlar! Türkiye'de bu üst düzey müzisyenlerin çalabilecekleri onlarca sanatçı var. Kabul edin ki bu ülke müzisyenleri için Bülent Ersoy'un saz ekibinde olmak bir ayrıcalık, bir üstünlük göstegesi, bir övünme vesilesi ve tabii çok ciddi bir nakit kazanç nedeni...  

4- Diva meselesine gelince bu unvanı Bülent Ersoy kendi kendine takmadı. Bu ülkenin insanları verdi. Aynen Zeki Müren'e Sanat Güneşi, Ajda Pekkan'a Süper Star, Gönül Yazar'a Taş Bebek, İbrahim Tatlıses ve Fatih Terim'e İmparator, Metin Oktay'a Kral dedikleri gibi... Bana bu siteminizde gizli bir kıskançlığın dışa vurumu var gibi geliyor.

5- Bülent Ersoy'un hitaplarının çirkinliğinden şikayet ediyorsunuz. Bülent Ersoy da değişen hiçbir şey yok. Kendinizde ifade ediyorsunuz bile bile lades diyor programa çıkmayı kabul ediyorsunuz. Tabii hakkınız olan parayı alarak. Polat Yağcı sonunda bir iş adamı, para kazanacak, sizi ikna edecek. İlk tanıtım çekımlerinde 2 saat beklettiğinde çekip gitseydiniz. Herkes gereken dersi alırdı. Niye gitmediniz? Program çekimlerinde hoşunuza gitmeyen tavır ve hitaplarında tepkinizi cok açık ve net gösterseydiniz. Hayır yapmadınız! Ne kadar ihtiyacım yok deseniz de bu programdan çok ciddi para kazandınız. Sözlerinizden anladığım kadarı ile büyük bir ihtimal, kanal devam etseydi devam edecektiniz.  

6- Zat-ı alinizde hitap konusunda çok masum sayılmaz. Canlı program  yaptığınız zaman rahmetli Levent Kırca'nın sikeçlerine bile konu olan, 'abime ne ''o'' koyimmm'' sözü hala anılarımızdadır.

7- Taraflara şirin görünmek için bir sürü sanatçı ismi sayıyorsunuz. Hepsine saygı ve sevgimiz sonsuz. Bu işi çok iyi bilen meslek erbabı olan hocalarımızın, üstadlarımızın kabul ettiği gibi siz 56 yıldır, Sayın Bülent Ersoy ise 51 yıldır sektörde... Üstelik yakın zamana kadar bu ülkenin en büyük ve en önemli müzikhollerini neredeyse 365 gün full üstü full dolduracak kadar... En az ismini saydığınz o ve diğer sanatçılarımız kadar Türk müziğini cok iyi bilir, icra eder, repertuvarı sağlamdır. Gazino konserlerine dahi Abdülkadir Meragi, Itri, Dede Efendı, Sadullah Ağa vs. en ağır eserler ile başlar. Ticari başarı söz konusu olursa, başta icra-i  sanat edilen mekanlar, konserler, albümler, filmler vs. olmak üzere Bülent Ersoy'la siz de dahil hiç birinin ismi yan yana bile gelemez, aynı cümlede adları bile gecemez.  

8- İmtihan diyorsunuz... Tekrar edelim 77 yaşındasınız... Siz de 70 yaşındaki Bülent Ersoy da bu toplumun sevgisine, saygısına, ilgisine mazhar olmuş, çok sevilen sanatçılarsınız. Bu yaştan sonra neyin, niçin, nasıl imtihanı? Kim imtihan edecek? Yakıştı mı size böyle bir meydan okuma? farzedin ki 500 şarkı fazla biliyorsunuz, daha fazla enstrüman çalıyorsunuz ne olur? Ne kazanacaksınız? Her yiğidin yoğurt yeme şekli, her sanatçının ise şarkılara kattığı tat, yorum, duygu, sinerji vs. farklı... Unkapanı deyimi ile rahmetli Adnan Şenses, Bülent Ersoy, Müslim Gürses vs kerizi fazla yapar, ağdalı okur... Türk sanat müziğinin büyük ustaları Münip Utandı, Mustafa Doğan Dikmen, Serap Mutlu Akbulut, rahmetli Ziya Taşkent, Kutlu Payaslı vs. notaların tam hakkını vererek okur. Bu ne onları sizden iyi sanatçı yapar, ne de sizi onlardan iyi! Bu ülkenin insanlarının gözünde hepiniz değerllisiniz, yeriniz ayrı...  

9- Bülent Ersoy buralara gelene kadar hiçbir sanatçının maddi, manevi, sağlık vs. yaşamadığı, yaşamayacağı olaylarla, sorunlarla  karşılaşmıştır. Şarkısını okumadığı için Adana'da sahnede kurşunlanmış, aylarca hastanede yatmış ve böbreklerinden biri alınmış, akciğer ve karaciğerinde kalıcı hasarlar oluşmuştur. Hala doktor denetimi altındadır. 1980 ihitlalı sonrasında bütün sanatsal aktiviteleri Kenan Evren hükümeti  tarafından yasaklanmış, resmen açlığa mahkum edilmiş, uzun müddet başta Almanya olmak üzere ceşitli Avrupa ülkelerinde para kazanabilmek için her türlü sahne ve film teklifini kabul etmek zorunda kalmıştır. Her şeye rağmen ihtilal hükümetine çok önemli bazı sanatçılarımız gibi yalakalık, yağcılık yapmamış, dik ve onurlu durmuştur. Yıılar sonra Sayın Turgut Ozal'ın çıkardığı kanun ile Türkiye'ye dönmüştür.  

10- Son söz... Bırakın böyle suni gündem yaratma çabalarını... Sektörümüzün o kadar sorunu var ki müzisyenler, ses ve ışık tesisatı yapanlar, gazinolar vs. 20 aydır işsiz. Ne zaman açılacağı da meçhul. Sorunlarla uğraşması gereken 4 dernek kendi aleminde, iç iktidar kavgasında, rant peşinde... Telif ücretleri toplanamıyor, tahsil edilemiyor, dağıtılamıyor. Kimse taşın altına elini koymuyor. Artık bunları konuşalım, tartışalım, çözüm arayalım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.