Der ki Nazım Hikmet;

“Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde

İyi ki geçtin dünyadan

Sahi, ya doğmasaydın?”

Ne çok şey borçluyuz bir çift deli mavi gözün sahibine! Onun öngörüleri, cesareti olmasaydı da bugün olduğumuz yerde olabilir miydik sahi? Ya doğmasaydı? Ya bizim millete bahşedilmiş bir lütuf olmasaydı? Bu hilal ve yıldızın kan kırmızı ışığının altında nefes alıp özgürlüğümüzü sonuna dek yaşıyor olabilir miydik?

Bugünlerde özellikle daha iyi anlamamız lazım özgürlüğümüzün kıymetini. Dibimizde yaşanan savaşı düşünürsek Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa’ya daha da minnettar olmamız icap eder. Özellikle kadınlar ve çocuklar olarak sahip olduğumuz tüm bu özgürlüğü ona borçluyuz. Benim bu yazıyı yazdığım saatlerde tamı tamına yüz sene önce “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!” demişmavi gözlü dev! Dile kolay bir asır! “Mustafa’m” marşında sevgili İsmail Lütfü Erol üstadım diyor ki

“Sensin ey Mustafa’m gelensin, yurduma hürriyet verensin, güneşi gösterensin!”. Ne mutlu bize ki ayçiçekleri misali Güneş’e dönmüşüz yüzümüzü, bize Güneş’i getirmiş, cumhuriyeti armağan etmiş! Peki, bize düşen nedir şu günlerde? Bilincinde miyiz yüzüncü yılın? Ne demek yüz yıllık bir ülkenin evladı olmak? Sorsanıza bir kendinize, sahiden hakkını veriyor musunuz bir asırlık bir devletin evladı olmanın? Sahip çıkıyor musunuz elinizdeki sizlere emanet edilmiş değerlere? Yoksa üç beş siyasi karaktere kızıp size emanet edilmiş vatanı bırakıp gitmeye mi meyilliniz? Nedir motivasyonunuz? Her gün işe giderken hangi duygularla motive oluyorsunuz? Mustafa Kemal adını duyduğunuzda ne hissediyorsunuz? Sorumluluk? Minnet? Aşk? Vefa? Yoksa koca bir boşluk mu oluşuyor göğsünüzde?

29 Ekim günü birkaç sosyal medya hikayesi, birkaç gönderi, birkaç marş paylaşmaktan fazlasını yapabiliyor musunuz?

Ben bir öğretmenim. 29 Ekim sabahı küçük bir köy okulunda vatanın yüzüncü yaşını kutlayacak bir öğretmen… Öğrencilerine bayramın ne demek olduğunu haftalardır anlatmaya çalışan, korolar hazırlayan, şiirler hazırlayan bir köy öğretmeniyim ben. Cuma günü tek tek harf harf “Yaşasın

Cumhuriyet” yazdım okul panosuna çocuklarımın da yardımıyla. Çünkü ben bir Cumhuriyet öğretmeniyim. Her mesai günü okula giderken, her hafta İstiklal Marşı okurken, sınıflarda ders anlatırken hep Mustafa Kemal Paşamın nefesini ensemde hissediyorum. Kendimin en iyi versiyonu olmaya çalışıyorum bir öğretmen olarak. Hayallerim ve hedeflerim arasında vatanımı yurt dışında da temsil edebilmek var örneğin, Mustafa Kemal Paşama yakışır şekilde! Şu an şu saatlerde herkes bir yerlerde eğlencedeyken ben evde çalışıyorsam yine motivasyonum ona layık bir evlat olarak çalışmak! O yüzden soruyorum size tekrar; sizin motivasyonunuz nedir? Hayat koşturmacasında

Mustafa Kemal Paşa’nın sizler için yaptıklarını unutup isyanlardan isyan mı beğeniyorsunuz yoksa bu vatan uğruna mücadeleye devam mı ediyorsunuz? Pes etmeyin kardeşlerim, pes etmeyin dostlarım!

Bu cumhuriyetin evladı olarak pes etmek yakışmaz hiçbirimize! Unutmayın; MUHTAÇ OLDUĞUMUZ

KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!

Sevgili Norm Ender’in dediği gibi parla ey cumhuriyet, parla 100 yaşındasın! Parlayalım cumhuriyet

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.