Ünlü türkücü İbrahim Tatlıses'in eski eşi Ayşegül Yıldız, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, Tatlıses ile ilişkisi hakkında konuşmuş, "İbrahim Bey ekranda yansıtıldığı gibi biri değil. Çok kibar biri. Bir insanın geçmişinde yaptığı hatalar sebebiyle yargılanmasını doğru bulmuyorum. Özünde çok iyi bir insan. Eğer yansıtıldığı gibi biri olsa neden insanlar yıllarca onunla beraber olsun. Ben hiç şiddet görmedim" açıklaması ile dikkat çekmişti.
2003 senesinde İbrahim Tatlıses’in isteği üzerine Ayşegül Yıldız’a 2 sene İngilizce dersleri veren yazar Ülkü Gözen Stewart, OnurAkayMedya’dan Mustafa Barış Durak'a konuştu. Tatlıses ve Yıldız’la ilgili magazin gündemine bomba gibi düşen açıklamalar yapan Stewart, Ayşegül Yıldız'ın kendisine "İbrahim Tatlıses İki hafta bana vurmamışsa kendimi aptal gibi hissediyorum." dediğini ifade etti.
ABD’de yaşayan OnurAkayMedya yazarı Ülkü Gözen Stewart, İbrahim Tatlıses’i on sekiz yaşından beri tanıdığını, hayatına hayranı olarak girdiğini ve hayranlık çizgisinden çıkmasa da Tatlıses’le yakınlık kurup aile içinde evlerinde yemeğe gidecek, nikâh şahidi olacak, cenazesinde bulunacak kadar da samimi olduklarını belirtti. Stewart, 2003 senesinde İbrahim Tatlıses’in telefonla kendisini arayarak Ayşegül Yıldız’a İngilizce ders vermesini istediğini ve dersle başlayan resmi ilişkilerinin samimiyete dönüştüğünü de sözlerine ekledi.
Ülkü Gözen Stewart İbrahim Tatlıses'le...
Stewart, “On sekiz yaşımdan beri tanırım. Benim öyle bir ilişkim olmadığı için dövülme, sövülme gibi durumları ne yaşadım ne de gözümle şahit oldum. İbrahim Tatlıses 2003'te telefonla arayıp Ayşegül'e İngilizce ders vermemi istedi. Ayşegül'ün evine kimseyi sokmazken bana güvenip beni istedi. 2 yıla yakın ders verdim. Çok samimi olduk. O tarihte Asena ile ilişkisi bilinse de Ayşegül'le beraberliğini gizli tutmaya çalıştığı halde sabah kahvaltıda ikisinin de sabah halleriyle fotoğrafını çekmeme izin vermişti. Başkası olsa o fotoğrafı satardı. Kavgalarının ayyuka çıktığı o dönemde bu fotoğrafın magazin değeri tavandı. O kadar güvenirdi bana. Vurulma olayı olduğunda ben de 4 gün hastane önündeydim. Ayşegül’le aynı masada oturdum. Ayşegül’ün dostluğu dönemselmiş. Ayşegül'ün ağzından çok hikâye dinledim, çok da olaya şahit oldum. Bu haber aklıma hatıraları getirdi." dedi.
"İBRAHİM TATLISES İKİ HAFTA BANA VURMAMIŞSA KENDİMİ APTAL GİBİ HİSSEDİYORUM”
Stewart, Ayşegül Yıldız'ın kendisine "İbrahim Tatlıses iki hafta bana vurmamışsa kendimi aptal gibi hissediyorum." dediğini ise şu sözlerle açıkladı:
“Ayşegül bir defasında, Beşiktaş'taki evime geldiği gündü; ne babasından, ne dayısından, ne de aile içinde herhangi bir erkekten fiske dahi yememişken, İbrahim'le olduğumdan beri tokat, tekme, yumruk yiyorum ve çok alıştım. İbrahim Tatlıses iki hafta bana vurmamışsa kendimi aptal gibi hissediyorum demişti. Bu haber bana onun bu sözünü hatırlattı. Hatta ilk defa şiddetine nasıl maruz kaldığını da eklemişti. İkisi de bağdaş kurmuş yerde yemek yiyorlarmış. İbrahim Bey'e telefon gelmiş. Karşısındaki ne haber, nasılsın, yanında kim var dediyse o da "kim olacak, karşımda şeytan oturuyor" deyince Ayşegül gülümseyerek "ne şeytanı, melek! Ben senin kanatsız meleğinim deyince İbrahim Bey sinirli şekilde yerden aldığı terliği fırlatınca Ayşegül'ün karnına gelmiş. Canı çok yanıp ah diye bağırınca İbrahim Bey "özür dilerim karnına geleceğini hesap edemedim, ben terliği kafana atmak istemiştim." demiş. Bu da bir nevi özrü kabahatinden büyük deyiminin açılımı! İlk şiddeti o gün yaşamış… Onun anlattığı... Bunları Ayşegül’ü yalancı çıkartmak için de söylemiyorum. Ayşegül de bir kadın. Bir Ayşegül değil, bunu tüm kadınlar yapıyor. Sevgilerinden vazgeçememekten son ana gelinceye dek birlikte oldukları erkeklerin uyguladıkları şiddetleri yaşanmamış gösterip, bir de tam tersi korumacı, sahiplenici cümlelerle göklere çıkartıyorlar. Bu bir erkeğin kadına saygısızlığından çok, asıl kadının kendi kendine saygısızlığı. Benim amacım ne Ayşegül’ü karalamak ne İbrahim Bey’i yerin dibine sokmak. Ben kimim, benim dememle mi İbrahim Tatlıses’in adı kadın döven erkeğe çıkacak? Yıllardır sayısız vakası mevcut. Adı zaten çıkmış çıkacağı kadar. Ayşegül’ü de kimse eleştirmesin. Yeri geldi ben bile kendime saygısızlık edip erkeğim dediğim kişiyi korudum. Çok kadın aynı durumda. Kadını bu duruma koyan erkek değil, kendisi! Hiçbir kadın susmasın! Kaybetmekten de korkmasın! El kaldıran erkek zaten kayıptır! Seven erkek kıyamaz, ben buna inanırım. Ego sevgiden üstün geliyorsa sevgi hep kenarda ya da arada kalır. Birinci şiddet yaşandı mı ikinciyi yaşamamak kadının kendi elinde.”
İKİ TANE İBRAHİM TATLISES TANIDIM!
Stewart, sözlerine şöyle devam etti:
“Ne zaman Ayşegül’e İngilizce ders vermeye başladım benim için ikinci bir İbrahim Tatlıses daha oldu. Biri benim sevdiğim, bildiğim o İbrahim Tatlıses’ti, biri de Ayşegül Yıldız’ın sevgilisi olan İbrahim Tatlıses. Benim sevdiğim İbrahim Tatlıses’e gönlüm kızmak hiç istemiyordu, o kadar pembeydi. Ben hep Ayşegül’ün sevgilisi İbrahim Tatlıses’e kızdım. Kız kıza çok şey paylaştık. Çok kırgınlıklarına, isyanlarına, gözyaşlarına şahidim Ayşegül’ün. İnsan arkadaşına bunları yaşatan bir erkeği nasıl olup da sevebilirdi ki? Yalan söyleyemem; ben de o İbrahim Tatlıses’i sevmedim. Ama bendeki İbrahim Tatlıses’i hep çok sevdim, hala da severim. Bendeki İbrahim Tatlıses’i hiçbir zaman erkek olarak görmedim. Yeri bambaşkadır. Ama Ayşegül’ün sevgilisi olan İbrahim Tatlıses şiddet yönünden bir felaket. Çok üzgünüm ama önce bir insan olarak sonra da kadın olarak duygu ve düşüncem bu. Suçlu İbrahim Tatlıses mi? Hayır! Kesinlikle kadınlar! Hint kumaşı gibi davranıldığı sürece ne İbrahim Tatlıses’ler tükenir ne de Ayşegül Yıldız’lar. Kadınlarda aldatılan aldatılana, dövülen dövülene! Erkeklerde aldatan aldatana, döven dövene! Ülke İbrahim Tatlıses ve Ayşegül Yıldız kaynıyor. Herkes dönsün kendini yargılasın!”