Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde volkanik bir ada üzerinde kurulu İzlanda’nın en yakın komşusu Grönland olup, 350 km uzaktadır. Diğer komşuları Norveç 1050 km, İskoçya ise 800 km uzaklıktadır.

Doğal güzelliklerle dolu harikalar diyarı

İzlanda'da bundan 54 yıl öncesine dek geçerli olan 'Türk öldürmek serbesttir.' yasasının çıkmasına sebep olmuş, hatta Türk karşıtlığının temelleri bu savaşa bile dayandırılır.

İskandinav dilinde “Tyrkjaránið” olarak bilinen “Türk istilası” bizim kaynaklarımızda “İzlanda seferi” olarak geçen hadisenin hikâyesini anlatmaya çalışalım:

16. Yüzyıldan itibaren Akdeniz'de Osmanlı/Türk sancağı çekerek yağma eylemlerine katılan çok sayıda korsan gemisi bulunmaktadır. Bu gemiler Osmanlı sancağı çekmelerine rağmen köken olarak Türklerden değil, çoğunlukla Kuzey Afrikalı denizci kabile mensuplarından oluşmaktadır. Korsanlar, yağma yaparken kendileri için bir güvence teşkil ettiği için Osmanlı sancağı çekerken, Osmanlı idaresi de kendi nam ve hesabına yağma yapan korsanlardan yüklü miktarda vergi almaktadır. Zamanla bir Türk gölü haline gelen Akdeniz'de neredeyse yağmalanmayan gemi ve liman kenti bırakmayan kuzey Afrika asıllı korsanlar, bir süre sonra Akdeniz'e sığmaz hale gelirler. Bunun neticesinde de Cebelitarık Boğazı'ndan geçerek Atlantik Okyanusu'na açılmaya ve Avrupa'nın okyanus kıyısındaki el değmemiş sahil şehirlerine göz dikmeye başlarlar.

HOLLANDA’LI KORSAN JAN JANSZOON NAM-I DİĞER “GENÇ MURAT REİS”

Hollanda sahillerinin topa tutulduğu sırada Jan Janszoon isimli Hollandalı bir korsan, Osmanlı’nın denizlerdeki heybetinden etkilenerek Osmanlı gemilerinde Türklerle ve kuzey Afrikalılarla birlikte çalışmak istediğini bildirir.

Osmanlı sancağı altında kılıç sallamak için Müslüman olmak gerektiği bilgisi kendisine verildikten sonra anında İslam dinine geçen Jan Janszoon, "Genç Murat Reis" ismini alarak Osmanlı donanmasında rütbeli bir denizci oluverir.

Yıllar önce Hollanda ile İspanya arasında yapılan 8 yıl savaşlarında İspanyollara kan kusturan bu kişi, Hollanda'nın savaşı kaybetmesinin ardından karada yaşamaya ve kendisini atıl hissetmeye başlar.Boy göstereceği bir donanmayı sonunda bulan Hollanda asıllı korsan, kısa bir süre sonra kendisine tahsis edilen kadırga ve toplarla yağmalayacağı yeni liman ve gemiler aramaya koyulur.

1620'li Yıllarda Genç Murat Reis komutasındaki dev kadırgalar, İskandinav ülkeleri üzerine bir sefer başlatır. Danimarka ve İsveç'in liman kentlerine yaklaşmaya çalışan Murat Reis, kökeni Vikinglere dayanan ve savaşçı denizcilerden oluşan İskandinavlardan sıkı bir mukavemet görür. Kuzey denizlerinde geçen ve yıllar süren seferler sonucu tek bir liman kenti ya da gayrimüslim gemisi yağmalanamaz; bu yüzden hem reiste, hem de tayfada büyük huzursuzluk baş gösterir.

ICELAND-İZLANDA “BUZ ADASI”

Murat Reis'in içinde uzun süre bekleyen ve patlamak için fırsat kollayan bu enerji sonunda kendini savunma gücü bulunmayan, sadece balıkçılıkla geçinen, küçük bir ülke bulur. Bu ülke İzlanda’dır.

Diğer İskandinav kabilelerden farklı olarak buzuldan oluşan bir adada yaşayan İzlandalılar, binlerce yıllık tarihlerinde o döneme kadar kimseyle savaşmamışlardır. Çünkü adına Iceland (buz adası) denilen bu toprak parçası için kendilerine meydan okuyan kimse çıkmamıştır.

Bu yüzden savaşçı yetenekleri gelişmeyen ve sadece balıkçılıkla hayatlarını idame ettiren bir ada ülkesinin Murat Reis'in güçlü kadırgalarına karşı koyması hiç bir şekilde mümkün olmamıştır.

İzlanda'nın güney ve batı kıyılarını istila eden Murat Reis komutasındaki korsanlar ilki 1627 yılında gerçekleşen İzlanda yağmasında ada halkının tüm değerli eşyalarına ganimet olarak el koyarlar.

MURAT REİS KÖLE TİCARETİ

Ayrıca Murat Reis, genç ve sağlıklı olan erkekler ile kadınlardan oluşan yaklaşık 800 ila 1000 kişiyi yanına alarak adadan ayrılır. Sarışın, renkli gözlü, uzun boylu ve iri kemikli kızlar kadın pazarlarında, güçlü ve iri yapılı erkekler ise köle pazarlarında çok büyük talep görür

Bu yüzden yakın bir tarihte İzlanda'ya ikinci bir sefer düzenlenir. Bu kez daha fazla insan taşıyabilmek için daha büyük kadırgalarla yola çıkan Murat Reis, ikinci İzlanda seferinde 2000 genç kadın ve erkeği yanına alarak önce Cezayir'e, ardından da İstanbul'a doğru yola koyulur. O dönem nüfusu 60.000 civarında olan İzlanda, sadece iki seferde genç ve üretken nüfusunun büyük bölümünü, değer ifade eden milli servetinin de tamamını kaybeder. Bunun üzerine savaş eğitimi alan genç İzlandalılar önce silah kullanmayı, ardından da kendilerini savunmayı öğrenirler.

“TYRKJARANİO” TÜRK İSTİLASI!

İzlanda tarihi, “16 Temmuz Tyrkjaránið" olarak bilinen ve büyük bir yıkımı ifade eden Türk seferleri sonucu adeta yeniden yazılır. 17. Yüzyılın ortalarında çıkarılan bir yasayla ülkede Türk öldürmek meşru bir eylem olarak kabul edilir ve Türk öldürenlere hiçbir ceza verilmeyeceği duyurulur

Bu yasa yaklaşık 350 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra, 1990’larda başkent Reykjavik'te Türk milli hentbol takımı ile İzlanda arasında oynanacak Dünya Kupası eleme maçı öncesi fark edilerek apar topar ilga edilir.

İzlandalılar için milli bir yas vesilesi olan ve her yıl 16 Temmuz günü anılmaya devam edilen bu hadise için yüzyıllar önce bir de halk şarkısı bestelenmiştir.

TURİSTİK İZLANDA

İzlanda birçok ülkeye çok uzak olmasına karşın, olağanüstü coğrafi güzellikleri nedeniyle turistik bir destinasyon.

İzlanda’daki manzaralar insanda sanki bir başka gezegendeymiş duygusu uyandırır.

İzlanda’da aktif yanardağ izlemekten buzulların içindeki mağaralarda gezmeye kadar sıradışı birçok turistik etkinlik yapılabilir. Belki de en yaygın olan etkinlik de kar yağarken sıcak jeotermal havuzlara girmektir. Doğanın başlıca güçleri, bu küçük ülkede kendilerini olabildiğince gösterir. Yanardağları (32 aktif toplam 130) ,buzulları, gayzerleri ve sıcak jeotermal suları bulunan İzlanda; Kuzey Kutup Bölgesi’ne yakın olduğu için iklimi de çok soğuk ve serttir.

İzlanda’ın başkenti “Sisli Koy” anlamına gelen Reykjavik.

İzlanda bayrağının üç renginden Kırmızı, yanardağ ateşini; Beyaz, buzu; mavi de okyanusu simgeler.

İzlanda'da bugün topluma açık yerlerde bira ve benzeri alkollü içkiler içmek yasaktır. İzlanda halkı kendilerine özgü dillerini, kültürlerini, efsanelerini ve geleneklerini korumak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Halkın büyük kısmı Hristiyanlığın Evangelist mezhebine (%95,6) bağlıdır. Geri kalan kısmının %3,7 Protestan, %0,7'si Katoliktir. Ülkede konuşulan diller İzlandaca (Resmi Dil), Danimarkaca, İngilizce, Nord lehçeleri ve Almancadır.

İzlanda toplumu LGBT kişilere karşı toleranslıdır. 27 Haziran 2010’dan itibaren İzlanda’da eşcinsel evlilik yasal hale gelmiştir. Ülkenin eski başbakanı Jóhanna Sigurðardóttir da eşcinselliği ile açık olan dünyanın ilk seçilmiş devlet başkanıdır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.