Çocuk romanları yazmak mı daha zor, büyükler için yazdığın romanlar mı?
Çocuk edebiyatı daha zor… Çocuklar için yazdığım kitaplarda, çocuğun ruh sağlığını düşünürüm. Didaktik olması pedegojik açıdan önemlidir. Yazarken, kendi kimliğimden uzaklaşırım. Çocuk kimliğine bürünürüm.
Bazen sağ ayağına ayrı renk, sol ayağına ayrı renk çoraplar giymen ondan mı?
Nevres gülerek yanıtlıyor sorumu:
Çocuk kitabı yazarken, çocuk oluyorum. Renkli, çicekli elbiseler giymeyi tercih ediyorum.
Çok ilginçsin Nevres...
Romanlarında kadınları ve erkekleri derinliğine anlatabilmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsun?
Buna çalışma diyemem. Gözlerim, sürekli insanların filmini çekiyor.
Nasıl yani?
İlgi alanıma, radarıma takılan insanların iç seslerini, karakteristik özelliklerini, duygu durumlarını anlıyorum. Bu insanları, beynimde arşivliyorum. Yazacağım romana uygun kişileri, arşivimden çıkarıyorum. Beynimde, işlemden geçtikten sonra, roman kahramanım oluyorlar.
Şair, Nefes de mi arşivinden çıktı?
Evet, yaşadığımız dünyada, sıkıntılara, hatta kadere karşı koymak için, kol kuvveti yetmez, iradenin durdurucu enerjisi lâzım. Romanımda geçen üç kadın bu enerjiye sahip…
Bahsettiğin enerjiye nasıl sahip olabiliriz?
Ruhumuzu eğitmekle ve düşünmekle…
Ölmek kolaydır, yaşamak zordur. Hedefimiz zora koşmak olmalı.
Nasıl başaracağız bunu?
Zorluklarla baş etme enerjimiz içimizde mevcut. Onu aktifleştireceğiz. Kendi hayatımızı sorgulayıp analiz etmekten, korkmayacağız. Bunu yapmayanlar, kendilerini ve başka insanları anlayamazlar.
Kadınların durumunu nasıl görüyorsun?
Şu andaki şartlar, kadınlara, kadınlığını yaşamaya, çocuk, kariyer, evlilik ve aşk hayali kurmaya izin vermiyor.
Peki kadınlar için umut yok mu?
Kadın, erkeğin yâri, aşkı, eşiti olursa, emaneti, malı olarak görülmezse kadınlar için umut var demektir. Emanet durumundaki kadınların kaderi, erkeklerin vicdanına kalırsa kadınların gözyaşı kurumaz.
Aşkta kazanmanın sırı nedir?
Doğru insanı seçmektir.
Doğru insanı nerede bulalım? Bazen arka bahçededir, bazen uzaklarda. Alnımızın derisi çatlayıncaya kadar aramak gerekir.
Vakti olmayanlar, üşenenler ne yapsın?
Adresi yok ki vereyim.
İstediğin kadar güzel ol, istediğin kadar yetenekli ol. Altının değerini kuyumcu bilir. Kuyumcuyu bulacaksın. Teneke kafalıysa seçtiğin kişi, hayatınla kumar oynuyorsun demektir. Hiç olmazsa, her şeyini kaybetmeden bir an önce kalk masadan...
Nevres Kırdar Pfister ile söyleşimizi kahkahayla bitiriyor, şans sizden yana olsun diyorum.