Yılar önce sevdiğim bir arkadaşım, akademisyen bir beyle nişanlandı. Evlilik hazırlıklarına başladılar. Adam birdenbire evlenmekten vazgeçti. Böyle bir durumda hangi kadın kahrolmaz? Arkadaşımı teselli etmek hiçte kolay değildi. Kafasını dağıtsın diye Nevres Kırdar Pfister'in evine götürdüm. Sevgilisiyle dört yıllık ilişkisini, evlilik hazırlıkları içine girmişken adamın birden bire uzaklaşmasını gözyaşları içinde anlattı. Nevres, aylarca süren aşk acısı tehlikelidir. "İnsan terkedip giden bir adamın arkasından en fazla üç gün acı çeker. Seninki uzun sürmüş," dedi. Arkadaşım sürekli, sevdiği adamdan bahsediyordu. Üç kadın bu ilişkiyi tüm ayrıntıları ile epeyce konuştuk. Nevres, "dört yıllık ilişki de heyecan azalmış, yeknesak bir hal almış olabilir. Evlilik hazırlıklarının getirdiği yük, romantizmi ortadan kaldırmıştır. Bu tür erkekleri evlilik masasına oturtmak zordur, evliliği yürütmek daha da zordur," dedi. Arkadaşım hemen atıldı: " Evleneyim de isterse yürümesin," dedi.

"İnsan karmaşık bir varlık. Ev aletleri gibi kullanma kılavuzu yok. Ancak, duygu dünyasına, beynine ulaşabilirsen, elde edilmeyecek erkek yoktur,"

"Söyleyin ne yapmalıyım?"

"Bu halinizle, bu tavrınızla bir şey yapacak durumda değilsiniz. Hele kadının gözyaşları, erkeği çileden çıkarır. Sözcüklerin efendisi olursanız önce beynini sonra kalbini ele geçirebilirsiniz. Siz, savaş meydanında yere düşmüş bayrak gibisiniz. Toparlanın... Sakin olun," dedi. Çalışma odasına gitti. Bir süre sonra yazılı bir kağıtla geri döndü. Bu mektubu, el yazınla yaz sevgiline gönder," dedi. Arkadaşım, kendi el yazısıyla mektubu yazdı ve gönderdi. Adamdan mektuba karşılık, telefon gelince arkadaşım umutlandı. Nevres'den başka mektuplar istemeye başladı. Aşk mektuplarının ateşini yükselmek için Nevres, sonunu benim şiirlerimle süslemeye başladı. Bu durum bizi, epeyce eğlendirdi. Arkadaşım, zafer kazanmış kumandan gibi sevgilisini nikâh masasına oturttu. Aşk mektupları adamı, asansöz gibi yükseklere taşıdı ama bir yıllık evliliğin sonunda yere çakıldı. Bana gece gündüz telefon etmeye başladı arkadaşım: "Nevres Hanım seni kırmaz, daha önce yazdığı gibi benim adama aşk mektupları yazalım, " dediğini

Kocası, duymuş. Kadın inkar etse de sonunda mektupları Nevres'e, şiirleri de bana yazdırdığını söylemiş. İzmir kitap fuarında imza gününde Nevres'le yan yana oturuyorduk. Bir adam bizden kitap aldı imzalattı. Cebinden mektupları çıkardı önümüze koydu. Bunları da imzalarsanız memnun olurum, "dedi. Önce ne olduğunu anlayamadık. Şöyle bir göz gezdirdim, mektup benim şiirle bitiyor.

Adam, "Aile doktoru olduğunu biliyordum da, aile yazarı ve şairi olduğunu bilmiyordum. Ben bu mektuplara çok alıştım. Siz bizi bir araya getirmek için iyilik olsun diye yazdınız ama dökme suyla değirmen dönmüyor." İkimizin de önüne kartvizitini bıraktı. "Aşk mektubunda imzanız olursa sevinirim. Daha öncekiler gibi sonunda Ümran hanımın şiiri de olsun. Yani çifte kavrulmuş." Adamın arkasından baka kaldık. O günden sonra, aşk mektubu yazacak zamanımız da olmadı, zaten adamda kalmadı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.